0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1297
Okunma

dağlarına,ovalarına bozkırlarına
aşınayımdır yurdumun,köhne yerlerine
siz bilmezsiniz
kavalıyla nasılda yönlendirir yüzlerce sürü halinde koyunları
bayırlarda kuzuların sesine koşusunu
hayaller kurup kurup şehirlerde kayboluşunu
dağların arasından güneşin batısını
çıkı’nında neler sakladığını
avaz avaz türküler söylediğini
bir çobanın yanık sesinin dağlarda yankılanışını
siz hiç duyabildiniz mi?
doğduğum günden beri
içiçeyim canım kadar sevdiğim çobanımla
bozkırlara bırakırdı her akşam eve dönüşünde hüzünlerini
dere kenarlarında durup
kümülüs bulutlarını seyrederdi hislenen duygularıyla
hüzme hüzme girerdi yüreklerden içeri
cemalindeki tebessümün hiç eksilmediğini gördüm
Rahman tarafından güzel ruhuyla ödüllendirilmiş çobanım
benim tanıdığım tek masuğum
muhabbetiyle bir ömür sus kalacağım yarenim
bir çok dağın efsanesini
çobanların yaşadığı gizemli aşklarını
çok defa dinledim o cezbeden sesiyle
ziyadesiyle kahirları ağır başardı
omuzlarında taşıdığı kepenektense
doğaya karşı susup
sannimça sitem ederdi sanki
doğanın suçu ne ki,dilinden anlayanı yoktu
yaşlı meselere sırtını dayar medet umardı
ovaların ıssızlığına karışırdı
çıngırakların ve koyunların sesleri
güneş tenini yaksada umursamazdı
çünkü yüreğindeki yangın çok daha büyüktü
ben o çobanın kücük kızıyım
ben çobanımla gurur duyarım
selam olsun benim başı dik çobanıma
uzun ömürler versin benim tek gerçek dostuma
Gülbin Özer (Altun)
5.0
100% (4)