0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2899
Okunma
Ne kadar yaşlıyım küçüğüm
Ne kadar kararmış gözlerim
Bu limana sürüklenmeyeli
Ne kadar zarardayım
Firardayım kendimden
Sayamadığım bir zaman için
Hem saat de kullanmam
Bileklerimde senin inceliğin
Aylaklıkla dolu içim
Kaba sözlerim
Parmak boğumlarım kadar
Hepsinde çamurdan yorgunluklar
Yeşili yalancı gözlerine karşılık
Sözleri sahi, kahverengi düşlerim var
Bugün sana elimi uzatamıyorum
Ne kadar da bitap kollarım
Asılı bile kalmaz kurduğum hiçbir cümle
Toz zerresinden hallice
Bir çiğ olur
Düşer gözlerindeki yeşile
Ela olur, mavi olur,
Açlık olur yüreğimdeki çöle
Dehşet olur çocuklara
Ve orada yaşayan annelere
Sen getirdin huzuru bu kimsesiz köye
Söyle, konuşmadan dinlet
Dil bize düşman, biz kendimize
Hayat verdiğin çölüne dön
Ve sensiz günün batımını izle
Ah, ne kadar günahkârım!
Ve nasıl affedilmeye muhtaç
Yaşamaya bile...
Ateşti, yaktı
Kırmızı yanlışlar damladı
Tertemiz bileklerine
Kaza süsü de veremediğim ellerimden
Ve mavi özürlerim var hâlâ,
Utanmadan, sinsice
Sarı şımarıklıklar
Tonlarca cümle, kelimelerce
Yoksun, ellerindeki korkulardan
Düşlerinden ve sevgince
5.0
100% (2)