7
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1983
Okunma

Gök kubbenin kırıldığı gecenin tam ortası
yağmurlar dolu dizgin üstüme akın etmiş
şeytanın
kırk satır mı kırk katır mı diye şart koştuğu akşam üstü
kaldırımlar ayak izlerinden moraran tenleriyle
zor kaçan ayaklarımı yakalamak üzere.
Küf kokan bu caddeler kaçış yolumu kapatıyor
gölgeler arasından bir aşk yaratıyor.
Heyhat karabasanın tam ortasındayım
elim yarınların gözlerinden akan yaşlara uzanıyor
yanıyor parmaklarım çekiyorum kendime
dilim parmaklarımda ki yanıkları yalıyor
geçsin istiyorum sızısı
geçmişin bir tutam gülücüğünü üstüne sürüyorum
bebek teni gibi parlıyor bir an
kırışıyor sonra büyüyüp
çocukluğum terkediyor beni yürüyüp..
Halbuki nasıl da saklamıştım kolu kopuk bebeğimi içimde
şimdi şekilden şekile giren bir hayalete döndü sayende..
Yere düşen bir parça döküntü ruha takılıyor ayağım
alıp almamak arası tereddüt yaşarken yüreğim
birden çamur olup yüzümü kaplıyor
kendi o bitimsiz acılarını ta içime saplıyor.
Sus diyorum ağlama
görünmesin karanlık yüzün aydınlığa.
Göğsümde henüz doğamayan günün sancısı
ağardı ağaracak
gözümde ki perdeyi kaldırıyorum
’ Merhaba’ diyor
tekrar ben olan sesim
onsuz dudaklarımdan kayıp düşüyor avuçlarıma
yıkayıp yüzüme sürüyorum Elhamdülillah diyerek
yeni doğan güneşe yüreğimi dönerek.
Ayvazım DENİZ
5.0
100% (21)