2
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1639
Okunma

Çocukluğuma...
"Cihan-ı alem közmüş sen ise kızgın bir lâv
Ab-ı hayata hüznü zevkle sal çocukluğum
Gözünden akan yaşlar ömründen ırak bir vâv
Çok geç olmadan beni benden al çocukluğum"
Sen kamburunda yağmur biriktiren küçük kız
Gözlerinde sonbahar, yüreğinde kara kış
Sen kendine ateş başkalarına yıldız
Sedasız yüreğinde kalbi delen yakarış
Susarak ağlamayı öğretti sana hayat
Kıvılcım bakışınla yandı bütün kainat
Annenin saçlarına takıp masumiyeti
İçin için ağlardın karanlık gecelerde
Çaresizce izlerken çektiği eziyeti
Kalbini bırakırdın anlamsız hecelerde
Sonra tarardın saçı "ağlama anne" derdin
Elbet sona erecek gamın, kederin, derdin...
Yüreğindeki yara ne zaman kabuk tutsa
Azrail’in kanattı, o yara ölümsüzdü
Toz pembe hayallerde beslediğin umutsa
Artık yapraklar döken çırılçıplak bir güzdü
Çırpındıkça yok olan küçük damla misali
Bekledin gece gündüz mutlulukla visali
Hiç sevmedin kırmızı küçük iskarpinleri
Bir bayramda giymiştin, ayakların tutuştu
Huzuru doğurtmadan toplayıp ceninleri
Yüreğine gömerek sevinci unutuştu
Nasıl kıyamet Yarab, dayanır mı ki yürek
O yüzden bakışların böyle yaralı, ürkek
"Heybende gizlenenler gün olur çıkar arşa
Göğün göğsüne yaslan, huzur bul çocukluğum
Gülümse bulutlara, yıldıza et temaşa
Güneşi hiç söndürme masum kal çocukluğum"
Seda YÜKLER
5.0
100% (16)