6
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1946
Okunma
Kar kokusu…
Zulasında mevsim taşıyan resimler üşürken düşer ayaz
Kar beyaz bir Ankara’ya katre katre düşer matem...
Yakılan kentlerde kül olur dizeler
İçinde imgesel sözler yanarsa yansın
Kan akarken dışarıdaki ırmak
Su
Su
Su
Kurudu dudaklarım öpüşmelerindeki seraplarda… der bir dere…
İki sevişmenin terli iklimini taşıyan nevresim
Titrek bir soğuk, camlarda buğun
Nefesin cennet, dışarıdaki kuşlara
Kaldırımlar kalksa ayaklara onlar da girecek çıkmaz (günahkar) sokaklara….
İki yıldız bir gökyüzü
Matem tutan yosunlu deniz dalgalanırsa dalgalansın gözlerim (iz) de
Biz düşersek düş/elim en yüksek uçurumlardan o dalgaya….
Ha desen esecek kırık yelken
Küreksiz yürek işçiliğine kalacak iki adım
Kurak başkentin tam ortasında bir kış güncesinde sen geleceksin
Belki de…
Yokluğun esaret ve forsa kürekçiler yürüyecek
On ikisinde vurulurken şu şubatlar…
Ben kar gibi vurularak düşeceğim eteklerine
Koynumda sana söylenmemiş deli fişek kelimeler
Zulamda harap virane mektuplar
Önce karlar üşüyecek kirpiğimde sarkarken bakışların
Ardından apansız sen düşeceksin
Yürüdüğümüz o eski yerlerde lapa lapa hatıralar
Parkamda kokunlu gölgeler
Sakın kimse kapamasın üstümden kayan yıldızların IŞIK larını…
Karanlığı yorgan yapsam da kendime
Sen yine de gel ateşböcekleriye bir olup ağustos yanlarıma…
ŞUBAT ORTASI ÜŞÜMEDEN HATIRAN… GEL/SEN YENİDEN…SİLİNMEDEN KOKUN YASTIĞIMDAN… BİR İHTİMAL KOKAN ŞİİRLERDE….SU GETİRSİN RÜYAN KURUYAN DUDAKLARIMA…
5.0
100% (14)