bu türkü de benden olsun
ya söylenir ya söylenmez...
.
.
.
göğe
hasret kalmış bütün deryayı
içten içe tutuşturan ey dağlar
gezinirken hudut bilmez yollarda
gözüme nem tutuşturan ey dağlar
siz durdukça
güneş doğar ay dağlar
bir yanım sevinir bir yanım ağlar
hiç uslanmaz rüzgâr içer dereniz
yamaçlarda dolaşır hep teriniz
değişmiyor adresiniz töreniz
ateşte su yetiştiren ey dağar
siz durdukça
güneş doğar ay dağlar
bir yanım sevinir bir yanım ağlar
çınarların çiğdemlerin yurduyum
ben dağların kartalıyım kurduyum
çoban ateşinin yanan ferdiyim
dertlerimi yatıştıran ey dağlar
siz durdukça
güneş doğar ay dağlar
bir yanım sevinir bir yanım ağlar
sevda nedir sormuyorsun
gülene
hiç bağrını açmıyorsun gelene
dayanılmaz fırtınana seline
dünyevî’yi katıştıran ey dağlar
siz durdukça
güneş doğar ay dağlar
bir yanım sevinir bir yanım ağlar