..... ........


Kaldır
Erguvan erguvan bulutlanan flû sesini üzerimden
İçim acıyor
Eziliyorum
Bir yalansın sen
Camlarımda çadırlanan bir yanılgı
Çöl ortası bir aldatı
Düş sonrası bir abartı
Bir fantasma
Bir ılgın
Bir yalgın
Ve boş ver
Ve unut
Ve anlatma
Ve anlama
Ve terk et
Ve dönme
Ve git
Ve GİT
Bir yalansın sen
Bir yalan
Bir yaban



Esmer vadiler diriliyor susuzluğunda tenimin
Kenarları kızıla çiziktirilen
Yarım yamalak sızılar takılıyor
Tel örgülerine kayıtsızlığımın
Kanıyor söz
Kanıyor kelime
Dil kanıyor
Kanıyor
Bir Yusufçuk’un kanadına tutunan özgürlük



Yerinden oynatılan
Irgalanan
Hırpalanan birkaç kelime kaydırıyor ayağını
Yatalak çığlıklarımda döllenen harflerimin
Asıp belime
Soğuk bir silahın hartucundan elediğim umutlarımı
Yüreğine taşınıyorum
Yalnızlıktan
Karanlıktan ürken cesedimle
Kapatma çekme kalın perdelerini bu akşam
Pencere pervazından damlayan ışığın aydınlatmalı
Gözbebeklerini yarasaların
Bir şehrayin tannanlığıyla düşmelisin
Saplanmalısın körlüğüne sokakların
Çığlık çığlık
Hissetmeliyim ızdırabını Yakub’un
Yutkunan dipsizliklerde kayboluşlarının
Kaybolmalıyım



Bir resim çiziyorum
Derinliklere soluklanan öykünmelerle
Sonra siyaha boyuyorum üzerini
Sonra kırmızıya
Sonra çıkmaza
Sonra aydınlığa
Sonra kırgınlığa
Ve çelik mazgallı kafeslere
Ve kararsız karmaşık düşüncelere
Ve hakuran deliğine
Ve bileği sıkan kelepçelere
Ve suskunluğa ve yalnızlığa
Ve sonra
Yüzünle parafeliyorum altını



Geveze üşümeler sarınıyor bedenime
Bu öküz soğuğunda
Bu kırlangıç fırtınasında



Kaydırma
Pencere altlarından
Varlığına tutunan ip merdivenlerimi
Basamak çıkmalı
Koltuk değneklerine dayalı özlemim
Hayalinin sarnıcına tutunarak sımsıkı
Ve
Yakalanarak
Önceden ihbar edilmiş bir suçüstülükle kıskıvrak
Ve
Yırtıp atarak
Ayaklarımda bukağılanan uzaklıkları umarsız
Ve tanımadan
Ve takmadan
Hükümferma ayıpları
Tabuları
Cezaları
Saçlarına değmeli ellerim
Bir imbat ılgıtlığıyla
Darmadağınık…



..... ........