Çürümüş kelimelerin bataklığında gizliyorum sesimi
Doğu tarafımda dizginleri çözülmüş kıyamet
Batı tarafımda ise alnında taşıdığı tiz çığlıkla sürünen sessizliğim…

Başım tırnaklarımla kazdığım
Boş mezar derinliğine düşmüş
Aklım mum ışığının şerrinde sallantıda

Düşaltı aymazlığımdır bu
Tuzsuz yalnızlığın garip dürtüsü
Dilini bilmediğim sancıların
Göğüs kafesimde salıncak kurma hevesi

Anasondan devşirme suyun tadında seviyorum yağmurları
Dilime değen her damla sonrası
Ağzımın küfür kokmasını
En koyu tercihimde
Nutkumun arzularım tarafından yok edilmesini

Ten
Ateş
Kül
Labirentinde
Çalakalem üşümüşlük paranoyasında kaybolmuşluğumdur
Kesif oyunlarımın habercisi
Ve kendimi her bulduğumda
Avuç içlerime derin uçurumlar çizmişliğimdir
Tütsülenmemiş aklımın ziyan eylemleri

Sırf bu yüzdendir
Hadım edilmiş mutluluklar takılıyorken
Nefesimin dikenlerine
İsimsiz mefhumları gayrı meşru salıvermem
Harlanmış kibrimin üzerine

Bayım
Okyanusları lacivert ölümlerle kirlettiğime aldanma!

Sen beni
Nifak tohumlarımızın yeşerdiği vakitlerde bul
Ve benimle randevusuz bir intihar sonrası seviş
Ben uykumdan uyanıp
Sen rüyalarını terbiye ettiğin asırda…