0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1207
Okunma

Uykusuz bir gece daha kara duvarlarda, saatler sağır
Sefil düşünüşlerin yatağında vakit kış, dışarıda rüzgâr
Usumda yağmalanmış gemiler, gömülmüşüm düşlere
Yüzümün hoyrat çöllerinden aşkın kervanları geçiyor
Yoksul devrilişlerin yakasında kan, ellerim çok üşüyor
İlk kez kahrettim aramızdaki yıllara, seni özler iken
Bir buzdağı olmayı diledim, kıvılcım ateşe dönüştü
Derinliklerimden hüznü çıkaracağını bilsem bile
Bu başka bir içleniş oldun bende, seninle doldum
Yasakların dövmeleriydi bileklerimdeki, kanadım
Kuş gibi saklanacak yamaç aradım zirvelerinde
Okyanusa gömülü bıçak gibi boşlukta süzüldüm
Daha derinlere inmeyi dilerken, ansızın tükendim
Sevdalı başımda kalın bir buz tabakası yüzüyordu
Kırılmış dalgalar beni kendi derinlerine çekiyordu
Çiçeğe dönerken yüreğim, ellerim ateşe sarıldı
Oysa ne güzel okşuyordun güzelliğinle ruhumu
Tanımsız bir lehçe gibi aşkla seni yazıyordum
Kara, kapkara bir geceyi çağırıyordu hırçın rüzgâr
Avuçlarımda kelimeler üşürken, seni anlatıyordum
Aşktı sana yüreğim, dilim lal, ruhumda garip bir hava
Seni istiyordum gecemin karanlığına, geçmeden yıllar
Duy sesimi, doldur gelişinle gönlümün satır aralarını
Yokluğun derin bir girdap, susturulamaz bir kahır
Gel şiir gülüşlü yar, beni ömrümün musallasına yatır
Selahattin YETGİN
5.0
100% (5)