10
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1568
Okunma

zaman takvimlerden hep amansızca koparıldı
ay küstü güneş kaçtı ufkumuzdan uzağımıza
rapt ettiğim hislerim de demlerdim yüreğimi
sevdam umutla bir ceylanla su içerdi pınarından
yuvasız kuşlar misali öksüz olurdum yokluğunla
sensizliğimi çekerdim içime hep buram buram
ki hangi gecemi sensiz sabahlara ulaştırsam
iki damla yaş yol bulurdu yüreğimden avuçlarıma
seni en çok ben tanırdım en çok ben severdim
dilin yoktu sukunete düşerdin gecenin şuhunda
yanık ezgiler dökülürken dudaklarından usulca
sen o son karınca alaylarını beklerdin umutla
bak şimdi kokunu soluyorum karanlık odalarımda
ve seni düşledikçe yaralarım sızlıyor inadına
göz pınarlarımdan ırmaklar coşup çağlıyor
ağrı dağının derin kederi yansıyor bakışlarıma
bilmiyorum trenlerden atlayan bu kaçıncı yalnızlığım
gölgeni arayan gözlerim korkarken karanlıklarından
ki o bir gülüşün ki şu ömrümü hep esir alırdı
ve ben yazgıma yalnızlığımı yazarken sıra sıra
şimdi ne vakit gözlerimi caddelerine çevirsem
hayatla pazarlığı süren sen düşersin bakışlarıma
yarım yamalak yalanlarından sıyırıp kendimi
umutlar zamansızca ölüp gider avuçlarımdan
ve hep karanlık sularda kıvrılıp uyur gecelerim
gökteki yıldızları esir alırken gözlerim şuursuzca
kimine gülüm derim kimine aşkım kimine sevdiğim
seni unuttum dedikçe aşkın yanıp durur bağrımda
( yarım kalan ve yaşanmayanların anısına )
ay/su
5.0
100% (12)