6
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
3389
Okunma

Ateş ’te Aşk ’ta ölüm gibi...
Kimse kimsenin yerine yanmıyor..
Ve kimsenin yangını kimsenin yangınına uymuyor.
Nazan Bekiroğlu..
Merhaba içimin gülen yüzü..
Merhaba! Kuşkusuz Kasım’da da sana sevdalanmak izdihamdır..
Maviden elbise giymiş kentinden Merhaba..
Bu gece sefaları,renkli renkli ebruliler sen bu dünyada varsın diye bu kadar delişmen..
Nihayet içinde yalnızca sen olan bir filmin son sahnesindeyiz..
Erikler çiçek açmadan hemen öncesinde Su’ya yazılmış film,Merhaba diyecek dünyaya ..
Tedirginliğimi,öyküsünü senden alan oyuna bırakıyorum..
Mistik bir ezginin kollarında haylaz bir çocuktu kadraja düşen..
Çekmek için bu kadar çok sen,bu kadar güçlü ve gerçek nedenlerim varken
ancak verebilirdim bir fabrika dolusu maviyi..
Yola çıkmadan önce..
Birazdan tüm şehir bir derin nefes alır
bölünmüş sokaklarda portakalşekeri kokusu
yarısı çocukluğumdan
birazdan
zambak
nergiz
şemsiyesiz yağmur
ve
üç tarafım deniz
taşar sevincim
birazdan perde açılır
bütün ihtişamıyla dökülür Cumartesi
birazdan
elma dersem çık portakal dersem gel
sesiminiçiyle karşılarım sesiminiçini
Sırmane renkli kentine gecenin en tenha saatinde geldim ve
ben ilk defa gecenin koynuna dayadım sırtımı bu kentte.
Savunmasız serçe gibi tedirgin,şaşkın,uçarıydım..
İnce çubukların üzerine kalın bezle gerilmiş iskemleye oturup
etrafımda durmadan değişen renk aralarına ismini sayıkladım..
Beni böyle sarı bir Kasım günü,bilinmez öyküler değil de,
bir anlamın parçası getirmiş olsaydı şayet buraya..
Ah! kim bilir hangi çiçeğin tomurcuğu açardı kalbimizde..
Uyu şimdi sen..Düşler gör..Büyük bir sevgiyle ve tutkuyla birbirine sarılmış
sarmaşık ağaçları gibi direnirim ısırgan kış gecesine..
Seni bekleyeceğim..Hiç gelmeyecek seni..
Gece ve gündüz,dört mevsim..Bir şiirde,duvarlara,ceplerime
sığmayan mektuplarda sonsuz bekleyeceğim..
Kimsenin üstlenmediği bir yalnızlığı tek başıma sahiplenip..
Gelmesen de,öyle güzelsin ya,öyle güleç,
öyle masum,sen o neysen o güzellikte kal diye severim seni..
Beklediğim sen mi,ben mi..Ne çıkar,bir sözün bin yıla denk bende..
Burdayım işte..Başucumda inceden bir gitar sesi..
Melodisi bir trenin vagonları gibi sıra sıra olmuş sana koşuyor..
Giden ritimler birer ikişer dönerken bir serinlik nefesinden
getirip bırakıyor ya avuçlarıma..Hissediyorum,öyle sıcak..Öyle erguvan kokulu..
Parmaklarımı tellere her dokunuşum da nabzımda hissediyorum soluğunu..
Bütün notalarım sana çıkıyor..Kimsenin müziği duyduğu yok..
Sanırsın melodiyi yalnızca sen ve ben duyabilelim diye bir koridor açılmış..
Repertuarım sabaha dek sendin..
Çağrışımlarından uzak zamanlar..
Ne zaman yola koyulsam hep bir umut,hep bir dalgınlık
Gece olacak birazdan..Sis dağılacak..Tüm dalgınlığıma rağmen
sesimdeki değişikliği tanıyacağım..Rüzgar kimi zaman sert,kimi
zaman hafif hafif esecek,gecenin göğü rehber olacak yine bana..
Yıldızlar,en parlak ışığından fener alayı oluşturacak üzerime..
Bana eşlik eden minik kalabalık da tanıklık edecek bu yüzleşmeye..
En azından bir şey kesinlik kazanmış durumda..
Burdayım,Su,az ötemde..Bilmesede,göremesek de birbirimizi,
bir anlığına dahi olsa sis bulutları dağılacak üzerimizden..
Gönül koyduğum bir kente figüran iç çekmelerim yaprağın
ipeğe kanmış inceliği gibi acı veriyor..
Sözcüklerin ard arda durmaksızın böyle akması sessizliğe
karşı bir çığlık gibi..Müziğin zamanın akışına göre ritmini
değiştirmesi hiçbir şey ifade etmiyor sanki..Sessizliği
müzikten çok sözcükler bastırıyor..
Sözcüklerin ve derin sessizliğin kesintisiz bir akıntısı bu;
Ve küçük bir şifreli sözcüğünden sonraki dünkü halim..
Tüm bunların farkındayken,gemi batarken Titanik’in orkestrası gibi yani..
Sonra birden bir film kopup geldi,sanki repliğinden bir şeyler
anlatır gibiydi..Bir sorudan ibaretti herşey..
İçimden,sesizce yanıtladım..’Değiliz’ diyebildim,hemde hiç’Değiliz’..
Yarım yamalakken eksik değiliz diyemedim..
Eksiklerimizden mutlu olabileceğim tek şey ise ’geriye çekilme’durumunu
en derinimde hissetmeye başladığım an da yüzeye çıkman oluyor..
Birbirimizi daha fazla habersiz bırakmaktan vageçmek şart..
Bulduğumuz her küçücük şey için ağır bedeller ödemişiz..
Daha ağır bedellere kendimi hazır etsem de buna şimdilik dayanması çok zor..
’’Ben aslında her şeyi sonradan öğrendim,Herkes herkesi sonradan öğrenirmiş,
bunu da sonradan öğrendim’’..Turgut Uyar..
Anlamalısın beni,henüz bazı şeylere hazır değilim..
9-23 Kasım.2013
Parmaklarım durmadan seni yazıyor
avluda bırakılmış mavi çocukluğum gibi
ısrar ediyorum yaşamaya
bulutlar açıklarda gökyüzüne geceyi yaslarken
düşün karışıyor düşüme
ruhum vurulan bir kuş gibi masum
neresinden bakmayı unutuyorum hayatın
ipini kaçırmış uçurtmalar çarpıyor pencereme
gözlerimi pencere camlarında ıslanırken buluyorum
uzanıp bakıyorum içime
ve sen hala
dalda şiir
yaprakta aşk
elimi uzatsam dokunacağım kadar tenimin yarısı
hangi düşten uyansam sen
ve kaçırdığım herhangi bir film gibi
tekrarını bekliyorum
peki ya sen
senin gecelerin nasıl
kimin düşleri daha cömert
Şiiri ölmüş bir şaire dökülüyorum bu gece
tut ve bırakma beni
kıyısında kelebeklerin uçuştuğu
denizin şarkısını söyleyelim
tut elimden
çocuk gözlerine götür beni
senden habersiz cebimde resmin kıpır kıpır
yüzünde ilk okul kaçağı bir gülümseme
dilimin ucunda kocaman bir umut
sen hep mavide kal!
-Akşamüstü kordon boyu düşünce denizi
gözlerimin içine yağmur yağıyordu
umutsuzluklar paranteze alınmıştı-
5.0
100% (18)