3
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1131
Okunma

Yalnızlık dışardan anlaşılan birşey değildir...
üzülmenin sonu yoktur ne tuhaftır saklılık
bir kabuğun içinde sisli düşüncende ne zordur karar vermek
anlatamamaktır tohumu söndüren ne gariptir benlik...
ellerimdeki çizgiler,ne teselli olmak var,ne avunmak
yılmak ne gariptir
yok olmak bağrından emniyetin
kalbin durgunluğundanmıdır günyüzünün hüznü...
aciz olurdum savunamazdı çizgiler
susmaktık biz ve aşikardı dargınlığımız halimize
gök tozludur verem bulaşır sessizliğe
aşkım bir çocuğun saf beklentilerine indirilen darbe
bu akşam ne huzur ne mutluluk kuru bir öfkeyle sensizim
ve kuşlar yok gökyüzünde ...
içimdeki yaralarla konuştum tuz bastım acıyla dost oldum
kucakladınmı yalnızlığı benim kollarımla
şimdi kollarımda eskitemediğim yalnızlık
zamanın sıkan kolları arasında...
kalbimin zaferi yok kayıpları var
geleceğin ıpıslak titrekliğiyle elimize alıp baktığımız
ve korktuğumuz defalarca ikimizi aynı hissettiren o kaygı
gece birebir yalnız ışıklar söndürülmüş alaycı...
hazırlıksız yakalanılmış bir kış gibi apansız karşılaşıyor yüreğim
senin yokluğunu romanların küflenmiş hissiyle gözlerinden içiyorum geceyi
ve susuyor gece sensizlikle cezalı hayat
mevcudiyetin başarısızlığı bir varoluş harebesi...
Hayat utanır yüzü kendinden geçmiş beyhudenin
hatıraların hatırlattıkları...sayılar içindeyim kaç yaşındayım
yada kaç yıl anladım yaşamaktan
kırmızı yayılır
beyaz kaybolur ...
kırmızı gök şimdi öfkenden ağlayabilirsin ...
5.0
100% (12)