1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1731
Okunma

Kapı aralığından fütursuzca dönüşü bedeninin
Gözlerime satır satır son kez düşüşü bakışlarındaki mazinin…
Al sana bir “baş yapıt” dercesine
Başıma çalarak; zillet gibi
Ve daha bir “merhaba”ya sığdıramamışken hissiyatı
“El/veda“lara çivi çivi sökercesine…
Mahpusta atılan bir volta gibi
Tam alışacak gibiyken
Şimdi, “senden gitme” vakti…
Tertemiz bir nefes ciğerlere seyahat
Tut tutabildiğince içinde dercesine; kısa ve öz
Şehla bir göz, tokat gibi bir söz…
Zaruri bir ihtiyaç senli kokularda pusulanmak,
Zembereğinden boşanmış bir silah kirpiklerin
Biz kez ben ol da; mahzun penceremden kendine bak…
Eminim, kahrolacak; tutuşacaksın kar tanelerini
Ellerinle ayırarak…
Bir Cuma idi tüm olanlar
Minyon bir sevgili avuç içlerinde konaklar…
Unutamam ki; sahne sahne oynuyor her hafta
Beynimin acı taraflarına düşen ülkesinde…
Biletler gişe yapıyor
Mahalleli teyzelerin dilinde…
Aldırıyorsam, namerdim…
Ah görsen ne kadar nam(a)erdim
Sayende; manşetlerindeyim uçan kuşların haber salan
Ehlinde…
Siyahi bir gündüzdüm ben,
Ne güneş doğdu içimde,
Ne de ay ilkdördünü gördü, düşümde...
Gitme ihtimallerinde hep takılı kaldım,
Zırvaydı hep;
Kalpte bir mafsal ağrısı belki
Ve akabinde
Malulen emekli; aşk’a…
Muştu!
Beklediğim;
Eklediğim nazımdan manzuma lirik ruhumun dikiz aynasında
Meftunluk adımızın koluna girerken
Yanağının alı bir güle çepeçevre can vermişti,
Şahsımın memleketinin meselesiydi şahsın
Ve mendebur bir özlemin gölgesi düşmüştü alın yazıma
Müspet bir yürek üşümesinde migren düşkünü aşk’lara...
Doğ/muştu,
Dol/muştu
Bir damlaya muhtaç
Bir denizde yanar aşk...
Aç be aç...
5.0
100% (7)