9
Yorum
42
Beğeni
0,0
Puan
2403
Okunma

...
büyürken hep acıdı kollarım
babam derdi ki
-onlar kanatların-
ta ki
yaralı bir güvercin bulana dek parkta
anladım ki
sana yetişmek
ve ölüme birlikte göçmek içinmiş onca acı
-bir de sevmek için seni delice-
(evet..gök/yüzüm
evet...denizim
y ü z ü n... )
...
havada kırlangıç matemi
çünkü, sislere teslim bir İstanbul ardımda
kaçınız bilirsiniz gazap kuşlarının hikayesini
ne kadar severseniz sevin, bir imanın inancında
sevgi ve aşk sıratın iki ucunda
...iki dişli rakip
işte
bazı duygular yaklaştığınızca koyu katoliktir aşka
kaç kez vaftiz edilir günahsızlığınız
kalbinizde bir kalpten
afaroz edilme
korkusu
bir rüzgarı tersten estirmek mümkün değildir
ya da kumandayla yılları geri sarmak
imkansız bir düşü
bir el hareketiyle hayata yapıştırmak
fakat bir şiirin yönünü kıbleye çevirebilirim
işte o vakit
aşk ve vuslat aynı eksendedir
biliyorum yaftasını yalnızlığın, büyümeyen gözlerinden
yoksa kim kovalar koca bir yaz
sarı(şın) bir kızı
hem hangimizin olmadıki küçükken hayalet arkadaşı
üstelik ben hiç kör/ebe oynamadım
hangi görünmez sırta değecekti ki elim
öylesine işe yarardı ki
kusurlu kanatlarım
göç/ebe bir güvercindim
ölüler diyarında gömülmüş gençliğimi kollardım
dadanmasın ölü seviciler diye
benim denizim de olmadı hiç
küreklerine asıldığım bir mahkumiyetti yaşam
bir kadın ne kadar çekebilirse işte
kumdan bir çölde
nasırlıdır avuç içlerim sevgilim
sakın öpüpte kazara
dudağına yaralı şarkılar sürme
sensiz şehirler
kucaklayamıyor bir anne şefkatiyle
bütün kalabalığımızın iki iskemle olduğu bir yere gidiyorum
dört yanı gelincik tarlaları
duvarsız bir kente
son kez bakıyorum
dore kemerli saatimin gümüş kadranına
ezmeli diyorum
bütün sensiz zamanlarımı bu son tren
fırlatırken kolumdan raylara
deniz gökyüzünden yağıyor
-yüzün bir kompartımanın penceresinden görününce-
Türkân Çağlayan