Sual etmeyin bana faili meçhul şiirlerden
Bir volkan kaynar yüreğimin mecaz ikliminden
Sönmemiş içimde yılların vebali
Püskürür zamanlı zamansız siretimin ahvali
Gerçeğe açılan pencere gözlerimden akan nehir
Suretim de s/aklanır zevali

Yapay bir tad dilimde zehir sözler
Endam aynasında yırtılır gizler
Sıyrılırken geceden mavi bir umut
Sararmış defterler
Dürülmüş yıldızlar savrulur
Zamanda efkârım yazılırken

Soğuk cismim gassalin elinde meyyit misali
Kaç teneşir buğusu yakar hülyalarımı eritir

Türaba ekilmiş pişmanlıkların sırrını
Zakkum çiçekleri ifşa eder
Zalimce bir yalan bu

Saatler akmıyor sualler yorgun
Umursuzca geçerken yasaklı gölgeler
Sahrada serapmış yudumladığım gülüşler

İfrit nazarlardan sarhoş olmuş
Ayyaş libasım sin’e sarılmış
Bakir sulardan dökün temiz toprağıma
Zılgıt çeksin leblerin h/ar’ı
Şimdi günahlardan arınma anı
Sürmeli gözlerden yağsın Eylülün zar’ı
Dillerde pişmanlık okunsun
Belki bu olur şairin kârı...