4
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1783
Okunma

o zaman adı piknik değildi
zaten adet değildi
"denize ekmek yemeğe getcemişiyiz" demiş olmalılar en fazla
müsepbip halamlardı.. Allaha emanet olsunlar
Akbük
“-geceleri zifiri karanlıkta bile
dama çıkınca
ya;
göv yüzünde asılı
yeni galaylı zini ğibi
dıkkatlı bakınca üsdüne düşüvüceğmiş gibi geli(r)
mubarek oraya sanki senin uçu(n) kondurulmuş
ya da; sabaha garşı
gölü yarıp sana ğadar uzanmış
sanki kucaklayacak
sarıp sarmalayacak gibidi(r)
ay
ayın ondördünde
ilk akşamdan doğmuş
ortalık pamparlakdır.
veya(hu)t da
yere düşmüş bi civa topudur
göl
dünya senin için kurulmuş,
ve sen hemen o günün sabahı
el değmemiş, gün görmemiş güne
henüz güneşin yakmadığı tertemiz
kekik kokulu havayı
ciğerlerine çeke-çeke
başlarsın güne
güneşin yakmadığı hava solunmuş
sabahın ayazı, serindir, üşütmez
canlanırsın, kırıtmaz
çok geçmez tınsırmaya-hapşırmaya başlarsın
“-çook yaşa” deyen bulunmaz
sadece komşu köpekleri uyandırmış olmalısın
yüzünde bir uykuya kanmamışlık
gerneşirsin,
çinizin
belin-yanın dutulmuş
daha
sabah serinliğinde
başlar güzel bir telaş
kibrit, tuz, akşamdan tavlanmış ekmek,
hepsi bir yana yeni testi ağşamdan ayazlatılmış,
heybeye sokulmuş
ve kafileden birileri
herkeslerden evel
yola çoktan koyulmuş
kestirme eski Taşyol’da sürçülüverecek gibi
her adımında düşe-yazmasına ramak kalmış
eşeğin nalları altında ezilen yoldaki çiğillerin sesi
arada bir dik yamaçlarda yankılana-durur
Payamdaşda, Kolandaşın altında
Zırtlanderede.. belli ki erken kalkılıp yol alınmış
er yatıp uyunmuş, ova yolu tutulmuş
kalabalıklaşır yol giderek
ve sen kendi başınasındır artık
eşeğin arkasında,
elinde söğüt dalından deynek
umutla barışık
kuyruğu yukarı kalkık “bosti” köpek
kah ileride
kah yoldan çıkmış
kah geride kalıp yetişme telaşında
burnu neredeyse yere sürtecek
koşmakta,
arka ayağını kaldırmış,
neredeyse devrilecek
illa her taşa,
her çalıya siğecek
hazır, bir fırsat bulmuş,
yol boyu eğleşmeyen birileri
kelek tarlasına dönmüş
hışır toplamaya
kökenine saklanmış
olgunlaşmaya yüztutmuş
birkaç kelek
iki tavşan dişinden kurtulmuş
dağyolundan inmekte olan bir-kaç kişi arasında
başka birileri üzerine
söz konusu kişilerin hoşuna gitmeyecek
bir yarenlik tutturulmuş
tatar arabasıyla sebzeliklere
bizden önce varanlar
elleriyle dokunmadan kökene
bostan yolunmuş
“-elle dokanıldı mı acır”mış
“-başını kesip birbirine sürterek
acı südünü alsan da
fayda etmez,
mideyi burar”mış
mübarek daha tatmadan
birilerinin içini burkmuş
yeni başak bağlamaya başlamış soğan
pırasanın taze yapraklarından
sütlenmişte olsa; ille marul
acı da olsa tere,
çiçeği götünde sivri büber
baharda yatırılmış
domates kökenleri içinde gezinilmiş
etek dolusu firenk
pembe-kırağılısı bile bulunmuş,
ötekinnerden ayrı konulmuş
bir hapaz fasille
on kadar bamıya
barnak kadar bi kaç badılcan
sulanan yerlerden
çiçeklenmeden temizlik
teze soğan, pıransa yaprağı yolunmuş
bir taraftan yardımlaşa çekilmeye başlanmış
tulumba
kovalar dolusu su verilmiş karıklara
kuyu suyundan yüzlere su çarpılmış
ham, çorak toprak suyu olsada
“-korkma bişiy olmaz dinlenik”miş
eşşekdeği he(y)bede
işmeye Günsüz suyu,
ağşamdan desdiynen soğudulmuş
resim: Zekiye Aksu
DEVAMI YARIN
5.0
100% (4)