5
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2062
Okunma

sen susunca
vakit sabah olur
ben susayınca
sen gidersin...
(...)
sık dişlerini
ve uyansın
kuytularına saklanmış
bir katliam ki
öldür beni!
hiç öpmediğim
avuç içlerinde/
terli...
ve sev beni
en çok
sorma neden
bunu öğretemem sana
bunu öğretemez
hiç kimse sana
ve sen ki
sevgilim
olmayan sevgili;
öğretemezsin bunu bana
ne milatın sonu
ve nede
milenyum sonu
şimdi tamda şu anda
kasık ağrılarıma d-üşüyor
yaşamın telaşı ki
yanaşıyor
senden çaldığım
bir dokunuş
duvar diplerine
parmakların sırtıma
bir kapı
yarı açık unutuldu
omuzunun saçaklarında
dur orda!
dur...
bana b-ak/
bir cama
duy hiç söylenmemiş
seslerimi/
duyumsa...
ve kokuN
tüm hücrelerine doğru
dokunulmamış tenine
bir sufle/canımmm ki
sarmaşıksın sen
kör ebe oynayan
çocukların
tınısı/diyalaoğu...
kapat gözlerini
ve ses ver
bir soruyu
hatırlatmadan önce
ne kadar güç?
ve nereye kadar göç?
sonra unutulur insan
balık hafızalada ki
gömülür cenazen
ve aynı olur
bütün ölülerin yüzleri ki
inan bana
bu yüzden kısa kesiyorum
saçlarımı
hiç ölmemek için ben.
bir taş değiyor bedenime
ve aklıma bulaşıyor
ve bir harf
bir kuyu buluyor çölünde
Yusufun ki dedim;
senin mi
kelimelerin eksik
yoksa aynımı
herkes senin kadar
anladım
hiç uyumuyor gözleri
sokağın çıkmazlarında
ve hep aynı
pencere...
(...)