10
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1436
Okunma

artık anlamadığım kendimle baş/başayım......
tren istasyonlarında aralıklı yağmurlar bekler beni
raylara ay ışıkları düşen gecelerde
bacalardan akan gri dalgalar ıslatır düşlerimi
ardından sağanak ellerin sallandığı sevdalarda utanırım yalnızlığımdan
başım önümde tahta bankların kıyısında sabahlarım tütünün sarılığında
uzaklaşan trende bırakmışım gibi yüreğimi bir damla hüzünde saklarım sızımı
ve ardıma aldığım geceyle limanın uykusuz vaktine adımlarım karanlığı.....
yorgun balıkçı teknelerinde seyrederim hayatı
sulara gömülen ağlarda ararım kendimi
beklediğim sevgilinin saçlarında taradığım anıları
teker teker yıldızlara bırakırım usulca
eski çağ sevdaları yanaşır limana
ben ağır bir yalnızlıkla karşılarım onları
koynuma sakladığım bir şiiri çıkarır atarım yosunların arasına
ve bir şarkının anlamsız yerinde başlarım ağlamaya
ağlamamaya yeminli gözlerime ihanetle silerim gözyaşlarımı....
oturduğum taş betonda rüzgarın savrulmasını avuçlarım
her kayan yıldızda üşenmeden hep aynı dileğe dilim döner
ve yalandan beklerim çocukça bir duygunun özlemini
başımın üstünde yüzlerce insan çelik yığınlarında uzatır bana hayallerimi
ben saçlarımın ucuyla yakalarım onları
gittikleri uzaklara dualar arşınlar ruhum
ve kaybolmuş bir şehrin bağdaşın/da seyrederim karşı yıkıntılı şehri........
tükenen ne varsa hayat adına
hepsini toplarım uykusuz sesimde
adlarına şiirler kanatılan yitirilmeler/de beklerim sevgiliyi
deniz bir orman düşlerim yeşil meşeden ağaçlar olur
kıyasıya acıtırım sağanak yağmurlu sevdamı
sorular türetir/im cevapsız aksanım/da
berduş çocukluğum gelir durur aklımın çatı katında
ve susarak özlerim sevdiğim tüm kaybettiklerimi.........
ve ağır bir bel ağrısıyla doğrulurum şehrin içindeki acılara
sokaklar bana doğru ayaklanır
ben onlara doğru adımlarım su birikinti/li asfaltta
geride ölüm sessizi bir yolculuk başlar bensiz
günahkar bağrışmalar düşerken meyhane sarkaçların/dan
ben alkolsüz bir sarhoşluğun güvertesinde selamlarım martıları
artık lal bir gecede Araf ardı sevgilinin dudaklarına gitme vaktidir
bunca tedirginlik bunca sıradan susmalar boğuk bir karanlık bırakır ruhuma
ağır yenilgili aşkın basamaklarından tırmanırken ayaklarım
sessizce izini bırakır çoktan terke/dilmiş ardım sıra merdivenlere
cümle dağılmaları beyaz sayfa üzeri siyah anlatımlar
kavruk boşluklar birikimi ve tek başına okunan bir kitap karşılar beni
yavaşça açılan kapının ötesinde barınır acı bir kimsesizlik
ve ağır bir tık sesiyle kapanır kapı geride kalır yoksul çaresizliğim.......
herkes/de mutlaka acıyor böylesine bir insan..........
5.0
100% (23)