2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1630
Okunma

dününü özledi bugün bir adam
dar sokaklı bir şehir çıkmazında
çakılıp kaldı
esrik zaman vagonlarında...
çiçekler geldi aklına
huzur kokulu saksılarda oturan
zamanın sentesinde daralmış çocuksu hevesler
içinde, cıvıl cıvıl
yüreği patlarcasına koşuşan çocuklar
ekşidi
tükürdü hayatın çarkına bir daha
ve
bir cigara daha sürdü hayat tabancasına
dününü özledi bugün bir adam
çürümüş çiçekler -bile- güldü aklına!
hatırladı
akşamı çabuk olan zamanlar vardı
sevda pazarı kurulurdu her gün bağırlara
pervazları kan sektesi umutlar vardı
okkası iki buçuk
birbirinden değil
birbirine kaçardı âşıklar
evlerin yüzü ağlardı sadece
insanların içi dışı gülücük
basenleri dolgun,
ölesi bir kuvva telâşıydı aşk
ve arsız nidâlar büyütmekti
hayat nadasında; yaşamak
dağları delmekti bir zaman kumanya
şimdi; eyer vurup tepelere
insanları altından aşırmak
doğruydu belki
"büyüdük ve kirlendi dünya"
inanan kalmadı şimdi
- o mevsimlere-
kelimeler mânâ yorgunu
mevsim yozdan kalma bahar
aşksı sevişmeler hudut ardında yabancı
kapılar sımsıkı açılmaya!
camlar canhıraş
bu muydu tanrım dünün yarınları
martılar bile aç!
sarıl şimdi boğazıma koca şehir
sar sımsıkı boğ cüssemi
bas avuçlarıma ateş suyunu
öldür güvercinleri
ve sen zaman
hâlâ söylemedin
güneşe mi boyun eğerdi dal
rüzgâra mı cilve yapar
bir mahkûmdan az mı esirdir
tut/kulu bir gardiyan!..
/ ... tutmaz gölgesiz aşk aşısı
gövde yıpratır âşığı ağyâr eder
içli bir aşk şarkısı bile
aşksız âşığı ihyâ eder.../
ToprağınSesi
.
5.0
100% (9)