0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1074
Okunma

Ya da bir kavuşmaya..
Sessizliğe akıyor gözlerin
Gökkuşağının efsunlu kızı mısın?
Kimseler tanımıyor seni
Toprağa kök salmış gelincikler
Bir de ben hariç
Gökyüzünün yakut yıldızı mısın?
Deli fırtınalar misali
Geçtiğin yerleri dalgalandırıyorsun
Ne varsa atıyorsun sahile
Her yer çöplük
Her yer ölü kalabalık
Aldırma senin suçun değil
Mazot kokulu şu bataklık
Hazin bulutlar gibi
Gelip geçiyorsun sabahın ayazından
Gecenin karanlığından..
Ne zaman dokunsa bir el yüreğine
Küçük bir çocuk gibi titriyorsun
Üzülme
Ağlama sen
Gün doğarken kıvrılacağım gönlüne
Nerede bereketli bir tarla görsen
Kelebekler kadar hürsün
Özgürlüğe kanat takmış düşlerin
Annenin kokusunu anımsatıyor sarı başaklar
Ah
O şen şakrak gülüşlerin gölgesinde uzandığın yıllar
Ne oldu da birden duruldun
Bulutların arkasında kalan güneş kadar kederlisin
Yine aklına mı takıldı eskiler?
Bilmiyorsun
Eski bardaklar artık cam bile değil
Pet şişe oldu
Bakkal Ahmet’in kese kağıdını
Naylon poşete çevirdiler
İlk aşkını hatırlıyor musun?
Bakma öyle deli deli
Biliyorum utana sıkıla güldüğünü
Utanacak ne var
Herkesin mutlaka vardır unutamadığı
Belleğinin köşesinde cevher gibi sakladığı
Haklısın kalmadı artık eski aşklar
Şimdi yapay sevdalar moda
Önce bir tane kurban bulacaksın
Gerisi kolay
Bugün seviyormuş gibi yapıp
Yarın hatırlamayacaksın
Sen benim ödülümsün
Papatya çayı gibi
Ne zaman içsem iyi geliyorsun
Sanki kiraz dalında bir çift küpe
Gül dalında bülbülümsün
Gitme kal
Yürür ardından içimdeki çocuklar
Ardından ağlar sırça gözlü serçeler
Korkarım boğazıma sarılmış zebanilerden
Daralan nefes borumsun
Îzin ver az daha soluklanayım..
5.0
100% (1)