hiç sevmedim seni isabet ki; seni sevmek bir suç’tu!
...
bir anda oldu önce taş sektirdim denize sonra bir balık göğe yükseldi, güvercinler karaya vurdu kendini kırmızıyağmurla ıslandım annem iri dişli tarakla taradı ıslak kederimi acıdı saçlarım fakat ferahladım bir zaman odama kilitledim gözlerimi eski tangoları dinledim bir ileri iki geri gölge oyunları
dedim ya apansız vazgeçtim senden .........sanırım hayat kısa bir antrakt vermişti kulaklık takılydı ihtimal duyamadım monitörde düz giden bipleri lunaparka daldım delice .sonrası korku tünelleri, tuhaf kılıklı adamlar elleri tövbeli cadılar bir salıncağın zincirinde yitirdim öz güvenimi
çocukları topladım eteğimin altına bıraktım kendimi Dolmabahçe’den rüzgara kızların parmaklarına oje sürdüm ördüm saçlarını iki örgü öptüm sonra uçurtma yaptım oğlanlara hüznümden oyalandım yokluğunda -bir süre-
kitaplar şiirler beni okudu aylarca ...ben yüzünü gözünü okşadım kelimelerin tanıdık harfler karşıma çıktıkça yırttım kitapları yaktım şiirleri yuttum dilimi -sövdüm kalbime- unuttum s e n i
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sonbaharın sararmış düşlerinde eylül hüznü başka yansır ayrılığa...Dökülen her yaprak bir ömür gibi gidip de dönmeyen gün olur şiirin dizelerinde ...Hüzün ve eylül hüzne rağmen ne güzel ikilidir şiire yakışan..Tebrik ederim şairem çok sevgiler dua ile ..Kaleminizi severek okuyorum efendim...
Varsın yazsın gazeteler aranan suçluyu... Ve, arşivlerde çürüsün faili bulunamayan ölümü anlatan o haberler... Sen, gönlündeki aşk acısı, vicdanındaki aşk sızısı ile yaşamaya devam et.
Çok da üzülme bence...
Zaten, ince hastalığa yakalanmıştı, azıcıktı ömrü maktülün...
Belki de, ötenazi gerekecekti yakında, ne biliyorsun?
Bu şiir, hüzünlü, mahzun bir şiir... Yalnız bir şiir bu, kadersiz bir şiir...
Tükenmiş bir aşkın, efsaneleşmiş hikayesinden arda kalan yorgun esintileri taşıyor ruhumuza... Şair işini iyi biliyor, söyleyeceğini iyi söylüyor, yangınları ustaca düşürüyor sevda esintilerini koklamasını bilen gönüllere...
Hüzün dolu dizelerdi okudum alkışlıyorum kalemi Yüreğine kalemine sağlık Yürek sesin hiç susmasın _____________________________________________Saygılar
Unuttum diyerek intihar eder insan, unutamayışın ilmiğini geçirip boynuna, keserek bileğini ya da atlayarak bir Eylül'den... Farketmez. Ama bazen de gerçek bir unutuşun, unutabilişin duru sularında yıkanırsınız ki... Bu şiir bir intihardan söz ediyor ama!
Kötü bir yalancısınız :)) Yüreğiniz sevmedim sevmiyorum özlemiyorum diyebiliyor mu siz onu söyleyin:))
Bir yürek ki delice sevdalı.. Kızgın, sitemli sevdalısına.. Böylesi seven yüreğini anlamamasından, kıymet bilmemesinden, yaralamasından..
Söz anlatmaz bazen yüreğin acımasını.. Yetmez anlatmaya ne sevdasını ne geride bıraktıklarını.. Ne de o izlerin, anıların ne çok yaraladığını.. Yetmez sözler, yetmez kalemin gücü.. Çeken gönül bilir sadece, hayat denilenin neler getirip götürdüğünü ve kendinde bıraktıklarını.. Anlatılmaz yaşanır sadece.
Diyor ki yürek; Sen giderken; 'Yağmurlarda kırık kalır mızrabım.. Ardından dilsiz bir ihanet gider... Gidersin, her şey gider. gidersin, kalbimde bir tabur ayaklanır.. Sensizlik, yazdıkça silinen sözcükler gibidir.. Sensizlik, bir hazin dramdır! Sevmek bir kılıç kadar keskin. Sevmek bir ateş kadar yakıcı, bir rüya kadar ışıltılı.. Sevmek bir bahar kadar taze.. Kara kış kadar soğuk.. Sevmek bir çocuk kadar umut verici..'
Hayat dediğimiz nedir? Aslında ne dün ne yarın.. İşte şu an. Bazen 'ah keşkeler' bazen yaptıklarımız, bazen yapamadıklarımız, pişmanlıklar.. Kimi zaman liman arama sığınma, bazen çöl sıcağında üşümek, bazen kar ayazında terlemek.. Sevinçler, üzüntüler, acılar hepsi herşey..
Hayat yaşamak! Yaşarken renkleri görebilmek, aldığın nefese şükredebilmek.. Bunu yapamayanlar olduğunu bilmek. Bir tebessüm, bir bakış, bir merhaba. Hatır, gönül bilmek, saymak. Vefa.. Anlayan olmak.. Güvenmek. Sevmek. Hatta; Rengi dili mezhebi ne olursa olsun cinsiyetsiz sevmek. Ben sevdim diyebilmek.
Ve.. Ben senden sonra; Adına hayat, ömür-yaşamak denilen yolda kendimi/ruhumu tanıma yolundaki yürüyüşüm içerisinde basamak basamak, iç ses dediğim, özümden gelen konuşmaları çok daha net olarak duymaya/dinlemeye başlıyorum şimdi.. Oradan gelen sesin hiç bıkıp usanmadan bana aktığını, beni daha bir sardığını farkediyorum.. Bu farkındalıklarla yürüyorum. Kendime ait tüm parçalarımı/yaşanmışlıklarımı acılarımı teker teker toplayıp hatırlıyor, tüm o parçalar ile bütünleşerek tamamlanmaya çalışıyorum.. Bu parçaların hepsi çok güzel gelmiyor gözüme acıtıyor yüreğimi bazıları..
Öyle de olsa! Kimbilir belki de sevgide son yoktur.. Sevda hiçbir zaman son bulmaz. Bitmiş gibi görünen sevgiler vardır sadece. Vazgeçiş de yoktur sevmekte! Sevdi mi ben, severim adam gibi. Yaşandıkça yaşatılır sevilen, yaşatırım sevgiyi... Sevmek; sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile 'O'nu yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye.. Ne kadar acısa-acıtsan da bu yürek seviyor seni.. Yokluğunda özlemin tütse de buram buram, burulsa da yüreğim gene de yanımdaymışsın gibi...
Unutmak/unutulmak yakışmaz bazı şeylere. Bazen; bazı insanları geçmişin toprağına gömmeye kıyamazsınız. yaşatırsınız her şeye rağmen içinizde. Nadide bir çiçek gibi özenle bakar, hep tazelersiniz hafızanızda, Hatta eskidikçe yeniler, azaldıkça kendinizden eklersiniz hep üzerine. Çoğaltırsınız yüreğinizde.
Unutmak.. Bazen alışmaktır bazen kabullenmek bazense gerçekten tüm geçmişi silmek bir kenara atmaktır. Savaşmamaktır. Bazen karşımızdakine acı verirken bizi mutlu kılar bazen can acıtandır unutmak. Kaçıştır..
Bağışlayın beni sevda(ları)m, kendimi-yüreğimi parçalara ayıramadım.. Gidin hadi.. Alın korkularımı gidin.. Ey ayrılık ey vefasızlık bu kez yenilmeyeceğim gör sana! Sadece kabulleneceğim seni.. Çünkü; hiç bir ayrılık yeniden yaratmıyor artık beni! der gibiydi 'Şiir'.
Hüznün, yalnızlığın, acıyan bir yüreğin sesi bu kadar içten mi düşermiş dizelere.. Düşmüş işte.. Buruk, sevdalı bir yüreğin umutsuzluğu bile iyi bir kalem elinde lezzet olmuş..
En büyük ilaç kendi insanın ve belki de zaman denilen! Hoş bilmem zaman denilen de unutturur mu yoksa daha mı bir derinleştirir acıları..
Sevda-aşk; söylenişi kolay yaşattıkları zor olan o duyguya; üstüne bir de Ahmet Hamdi Tanpınar'ın tarifini ekledikten sonra;
"Aşk dediğin nedir ki Tenden bedenden sıyrık Çocukların içinde Yaşadığı bir çığlık
Aşk dediğin nedir ki Histen nefesten varlık Umutsuzluk içinde Karanlığa son ıslık..." noktalayayım sözlerimi.
Dalınca 'Şiir'e, satırlarına/ardındaki yüreğe kolayına çıkamadım içinden. Bende yarattığı hissettirdiği duygular dökülüverdi kaleme. Hal böyle olunca da uzadıkça uzadı yorum affola :))
Kutlarım sevgiyle...
sera. tarafından 9/13/2013 10:43:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.