7
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1879
Okunma

/ Nevi şahsına münhasıran sevdim seni, bir tek gözlerindi umrumda olan /
Giderken düşürdüğün gözbebeklerini topladım
Güzel atlar ülkesinden bugün
Ve peri bacaları şımarmadı ilk kez
Sen yoktun
Elimin bütün ıslaklığıyla dokundum gözlerime
Yalancı baharların yağmurlarına küsüp ağladım mı bilmiyorum
En sevdiğim kuş kanatsızdı çünkü
Bir masal ülkesinde yeşil sandukalı ölümler bıraktım dağlara
Soylu kavgaların akabinde
Çoğu kez senin adını fısıldadım rüzgara
Kendi adını unutmuş çocuklar gibi
Oysa ben turnanın kanadında bir tüy bile değildim
Kırdığım yüreğimdi
Kanatsız kuşların teleğinden kan damlıyordu
Müstevli bakışlarımdan ürpererek sevme beni
Gözlerimde kahverengi bir teneşir
Göğüs göğüse çarpışarak severim celladımı
Kör bir kurşundur yaşamak benimkisi
Kıyıda köşede eli yüzü düzgün bir kaç parça hatıranla
Her kaldırım kaldırmaz cesedimi
Ey kahve bakışlarında bin yıl hatrı olan sevgili
Düşürme beni gözlerinden
Öyle uzaktan bir masal içine
Karanlık sulardan siyah kuşlar geçmiyor artık
Turnaların gömleği beyaz
Bir tutam kokun var tütün sarısı her dumanda
Hasret kalmayı unutmuş yaşlanmayan çocuklar gibiyim
Ve bu aşk, sevda treninin uğradığı son istasyonda uyuklar
Başımın, kuş tüyü yüreğine gülümsediği mevsimlerdeyim
Yağmur yağınca ıslanmayı öğretir ağlamak bana
Kurşun yiyince bir anda ölmez eskisi gibi
ve bir şair gelir omzuna dökülen hasreti silkeleyerek
Sana indirilmiş son sûreyim ben
Cennet ayaklarına dolanmasın sevdiğim
Gözleri buğulu tebessümler emerim göğüssüz acılardan
Güneşi zincire vurduğum zamanlar
Seni bulanık sulara atmam asla
Sana yarım yamalak bakamam
Aklıma girmeden kalbime girdiğin güne eyvallah
uytun .............