12
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
2969
Okunma


Tenim Baştanaşağı Fesleğen Kokar Durup Dururken
Rüzgardır Geçer Dedim/Gök,Kendi Halinde..
Dalgın zamanı gecenin..
Varlığın şüpheye yer bırakmayacak kadar cam kırığı
Vapurunu yolboyu hiç yalnız bırakmayan martılar gibi
en sadık zamanı gecenin..
Kal,Gitme! Yazılıp Temize Çekilmiş Bir Şiir Gibi Geldim..
Bir kente henüz ayak basmışken peşi sıra yollar,ağaçlar görmek,
durup bir çeşmede kana kana su içmek,üstelik bütün sevdiklerinle..
Vapurunu yolboyu hiç yalnız bırakmayan martılar gibiydik..
Yakıcı güneşi görüyorduk,rüzgarın serinliğini hissediyorduk en derinlerimizde..
Şarabın tadından önce içimizde binlerce semazene dokunuyorduk..
Sonra durmadan kırlangıçlar gibi bir kentten bir kente göç tutuyorduk..
Her birimiz gülüşümüzün kıyısına yerleştirmiştik düşlerimizi..
Gece oldumu hudut ihlalimizin keyfine diyecek yoktu otel odalarında..
Kente gelmeden kısa bir süre önce bir dostum anlatmıştı..
Beni görmüş düşünde..Yüksekçe bir tepenin yamacında bir taşın
üzerinde oturuyormuşum..Etrafta bir kaç meyve ağacı ve
bir o yana bir bu yana koşuşturan çocuklar varmış..
Dostum bütün bunları anlattıkça sevindim..Ne güzel değil mi,
bir insanın düşüne girebilmek..Sabırsızlıkla daha daha dedim..
Dahası yok dedi..Tepenin yamacında bir taşın üzerinde oturuyormuşum
ve etrafta çocuk sesleri,meyve ağaçları varmış..
Ne düşünüyordum acaba..Belki düşünmüyordum,birini
bekliyordum..Belki çocukların seslerine kulak kabartıyordum..
Belki de Smirna’da kaybettiğim pusulanın kadranı getirmişti
beni o tepenin yamacına..
Gelmiştim işte..
Her çocuk dùşlerine sıgdırabilsin diye masal sularında ıslanmak...
Hangi yolculuga tutunsan her an gidecekmiş gibi kapı ònùne bırakırsın bavulu.
Renkleri çiçekli bir etegin yırtmacına iliştiriyorum.Sóz yùzùgùnùn anlamını
sòylemek için bir şişe sùryani şarabı deviren gece! kuşatılmış şehirler kadar
coşkunsun yine..Üç yùz iki numaralı odadan yùz dòrdùncù oda’ya kadar bùtùn
alfabenin otopsisi yapılmıştır..Sonuç mu? Hava gùzel,bir yanım yanık toprak kokusu
bir yanım denize varır, şiir çıldırış saatinde, mektup kimsenin ùstlenemeyeceği karbeyazı dùş..
Öyle ışıltılı ki etraf şu an.pencereden dışarı uzansam omzumdan kadife bir dokunuşla
uzanırım kanepeye.
Kıyı’ya bir süre ara verip sessizce yerleşiyorum
odaya..Oda da,pencere yanına yerleştirilmiş eski
bir boyaynası..Kente vardığım ilk gece arayıp merak eden
Yusuf’a daha çok aynadan bahsedince hemencecik ince bir uslupla
sitem etmeye başlamıştı bana..Güldüm..Ben güldükçe öfkesi artıyordu..
’Ne yapıyorsun aynada’ deyince hiç,kendi içimden geçiyorum dedim..
Yusuf’un üslubu inceldikçe keyfime diyecek yoktu doğrusu..
Cumartesi sessizliğindeydim..Penceremin görüş alanında yıkık bir han.
Saat başı gelen soğuk çayın tadına aldırış etmeden kentin sesini
dinledim,yazdım..
Bu sabah kendimi gereksiz bir pazartesi gibi hissediyorum..
Öylesine doluydum ki,öylesine çaresizdim içimden..
Böylesi gülünç bir ortamda bir kitap okudum..
Bilgesu Erenus’un ’Gece’ sindeki kişiler gibi sevinçliydik aslında..
’Gece’ de kişiler insanı yargılamıyor..Hayatın koşullarında eyleyen,düşünen,
acı çeken,trajedisini yaşayan insanı anlatıyor..
O romanda kişiler yazarın tutsağı..Kuklası değildir..
Sanırım biraz ürkmüştüm romanı okurken..
Korkum,ileride ya bozulursa bütün bunlar diyeydi..
Üzülecektim de biliyordum..Eranus’un düşdünyasında
sevinçli,korkulu bir yolculuktu benimkisi..
Oysa korkularımız hep yanıbaşımızdaydı;
Çocukluğumda Reşat Nuri’nin bahçesinde sevgili eşi
Hadiye hanımla oturur,onun bitmek bilmez enerjisiyle
anlattığı anılarını dinlerdim..Hadiye hanıma anne diye
hitap ederdim..Küçüktüm,Annem ve Babam’dan habersiz
her fırsatta Hadiye annenin üç katlı,geniş bahçeli evlerine
gider merakla birazda tedirgince zile basardım..Çocuk aklımla
onun her an ölebilme ihtimalini düşünüp,zile basarken elimi
zilden çekmezdim..İsterdim ki nefes aldığım sürece oda yaşasın,Annem’de..
Hadiye Anne,camdan başını uzatıp gülümseyene kadar inatla
zili çalardım..Zira kendisi ileri bir yaştaydı ve yaşından kaynaklı
bir çok ciddi hastalıklarla baş ediyordu..
Onunla en sevdiğim anlar,eşinin özel odasındaki siyah beyaz
resimlerin her birinin anısını anlatmasıydı..Anlatırken kimi zaman üzünçlü,
kimi zaman da çocukça neşelenir yanağımı sıkardı..Oda’da ki koku
öylesine baş döndürücüydi ki sanki geçmiş güzel anıları
yaşıyordum o anda..
Annem Hadiye anneyle olan buluşmalarıma uzaktan destek
verirdi ve bundan büyük keyif alırdı..Gece oldumu bana Reşat Nuri’den
öyküler okurdu..Ve ben sabahı zor ederdim..
Şimdi işbilmezler Çalıkuşu’nu kadraja aldılar..Geçenlerde
sete uğrayayım dedim de gördüklerim karşısında bir kez daha
işbilmezlere karşı,sanat ve insanyokedicilere karşı mücadelenin
bilincini yükseltmemizin önemini kavradım..
Bundan sonra ne mi olacak? Olacak şu..Dizi önümüzdeki günlerde
yayına girecek çok kısa bir zaman sonra yardakçılar,yalakalar,
para-iktidar-kan emicileri diziyi öve öve bitiremeyecek.
İsim vermeyeyim şimdi ..... da gidip yeni gelin gibi başı önde
ellerini önde kavuşturup ödülünü alacak..Roman mı?
yine sanatı piyasaya bağlayanların ellerinde iğdiş edilecek..
10.24.Ağsts.2013
Koca bir mevsimi
kilometre levhasına dizdim
düşüme döktüm
kocaman bir mehtaplı gecede
yeni şiirle geldim
içim çekti
çay tadında
bir şarkıyla
yakılmış köyler aynasından geçip
bir ömrü denize atar gibi geldim
gece gündüze
hüzün coşkuya ne kadar benziyorsa
yelkovan akrebe
yağmur yağmura
o kadar benziyorum sana
Işıyan halenin gece sevdası
yan komşumun balkon çiçekleri kokusunda
her göçü kalbime sayıp geldim
düş ve uçurtma
bir şehir bir şehire
zeytin dala
mektup postacısına ne kadar benziyorsa
o kadar benziyorum sana
sen neysen onu sevdim
susamış bir şiir gibi
Işıyan halenin gece sevdası
birbirimizin içinden geçiyoruz sanki
ellerinden, gòzlerinden geçerken su oluyorum
ateş oluyorum kaçarken senden
sen bakma, her kent bir buluta şiir adar
hadi sen denizi topla okşaması için saçlarımızı
ardımda bıraktığım şehirleri yakarak geldim
Cumartesi’ye,
beni yeniden yarattıgı için
Bilirsin òmrù kısadır kimi yolculukların
kapı arkasında, pencere kenarında
kilometre levhasında
ayyùzlù mevsimlerin
varsayımsal panayırlarımız tuvalimizde
lehte hiç bilmedigimiz bir cografyada
aidiyetsiz kimliksiz
kirli sakallıydık
bilirsin
gece susarsa felakettir
hala rivayet sanan var mıdır
en gùzel Cumartesi açtıgını
narçiçeginin
-Sevmeler,özlemler,tepeden tırnağa hüzünler örgütlüyorum.
Militanlığım bu kadar-
5.0
100% (34)