3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1457
Okunma

dağınık bir sevginin kesik öksürükleri duyulurdu
hasta bedeni sarıp sarmalarken ihanet
dermansız yaraydı belki
kesip atmalıydı dağınıklığını
yel gibi girmişti fark ettirmeden
geç vakit anlaşıldı
dağılmıştı oysa herşey toparlanmalıydı artık
yorgunu olan
gidilememiş yollara düştü insan
oysa her şey darmadağındı
göz gözü görmüyordu
kör ve sağırlar ağırlıyordu birbirini
sevgi kaf dağının ardında
yürek nefretler sofrasında
hazin bir sessizliğin çığlık çığlık sususlarındaydı insan
biz vardık bir zamanlar
birbirimizi görmesek de
duyamasak da seslerimizi
birlikte çarpan yüreklerimiz uzanırdı kaf dağının ardına kadar
biz vardık
bir zamanlar
şimdi ne kaldı elimizde
bunca yıldan sonra
darmadağın olmuş sevgilerden başka
kim bağlayacak şimdi bizi birbirimize
nefret sofralarında şen kahkalahar mı?
tuz buz olmuş darmadağın bir kristal bardağın
her parçası bir avuçta
kanatırken dost elleri
velhasıl hep " b i z " olmak vardı azizim
" b i z h e p i m i z "
diyebilmekti mutluluk
her yaralı yüreğin yarasını sarabilmekti
" b i z "
"sevgiyle bağlanmış bir bütünüz"
diyebilmekti
nefret bataklıklarından aldığımız bütün yaralarımıza
dermanı " b i z " olan ihanetlere bulaşmış
ve parçalanmış camdan kalpler gibi
darmadağın edilmiş bütün masum sevgilerimize
" b i z " diyebilmek vardı ...
....
....
Mert YİĞİTCAN
21 .08 . 2013
istanbul / dağınık sevgilerin yaşayan ölülerin şehri/
5.0
100% (2)