19
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
2442
Okunma

hüzün bırakıyor gözleri sokağın
havai fişeklerde yayılıyor bir bölümüne kentin
kaç ev giriyor görüntü alanına mutluluk
hiç adın okunmazken defterinde
notların siyah geceler devralırken yalnızlığını
kayıp giderken yıldızlar pencerelerinden
gerçeklerin üstünde oynar ses’sizlik
bütün evlerin içine dolmuşken gürültüsü
ellerimizi çoktan oluruna bırakmışken
neden aynı ahenkte seyreder kesilecek ağaçlar
bilinç, seyyahı olmuşken uzak uzak diyarların
açmışken tezgâhını umutla geleceğe
bu günde apalayan bir düş bile yokken
gördükçe neden bulamadığım ölümleri
Mısır’da ayrı, doğuda ayrı
kaynarken cadı kazanları
baş kaldıranların tepesine inerken
firavunların zincirleri
avlanırken insanlar
b’alık b’alık
b’akarken
nasıl söylerim özel şarkımızı
yayarak bütün sokağa
kurarak masaları,davul düdük çaldırarak
sanki kimse ne olup bittiğini anlamasın diye
kurarak iftar çadırları gibi çadırları
uyandırmadan yerinde sayanları
dönüp gidersem kendi keyfi kederime
içim yanarken bir yanda
diğer yanda umrumda olmazsa insanlar
geçip gidersem yarası açıkta kanayanları
yolunda gitmeyen şeylere hayhuylara eşlik ederek
nasıl gülerim bakarak gözlerine
ölü çocuklar kalırsa öldüğüyle
hâlâ dizlerinde yatarken annelerinin
hayali bedenleri!
18. 8. 2013 / Nazik Gülünay