5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2368
Okunma

dağların heybetini aşıp, sulak vadiye uzayan yolda
hava basınçlı
hava istilâ altında
ovalarda barut kokusu
yamaçlarda kurşunlar...
salkım-saçak açtığından beri
mor sümbüller
papatyalara kızar, beyazda ararım suçun en büyüğünü
yeşertmek için fidanları
köküne sevgi boca edip, dallarına çaput asmalı
karıncalar geri çekilmeli
kayıkları yüzdürmeli okyanusta
yeniden sular yükselmeli kıyılara
mavi suların serinliğine bırakmalı uçsuzluğu
köpüklere sereserpe uzanır gibi
tohum saçmalı çor topraklara
yüreğimin kıvılcımları kavursa da çölleri
rüzgârda hep umut taşır, ıslığımın sesi
dağınıksa saçlarım benim değil
hep rüzgârın kabahati...
köstebek yuvasına parmak basıp,
arı kovanına çomak sokar gibi
yağmalarım gökyüzünü
Güneş’i istilâ eder
yağmurlar biriktiririm avuçlarımda
yeter ki
bitsin bu savaşlar anne
sona ersin yeryüzünde kahırlar...
gecenin karasında bir türkü tutturursa kuşlar
şimşekler çakarsa göz hizanda
kor alevlerde beni düşün anne
başucundayım
yalınayakla...
sana söz
korksun gazabımdan bu kâinat...
adres sormaya kalksam
kan kusukları etraf
çıkmaz sokaklarda, kesik başlar
sığınaklarda kaderiyle başbaşa cüzzamlı insanlar
nedir bu?
yolların perişan hâli anne
tahta masalarda devrik sişeler
karşımda yabana atılmayacak, iri kıyım, kıvrak belli dansözler
dil-i lâl, soluk benizli güzeller
etek uçları belde, ayakları kan rengi
belli ki üzüm çiğnemişler
bağbozumu mu gelmiş
yoksa hazan mevsimi mi ?
karıştırdım
ne zaman kırlangıçlar göçe kalksa
sınır ötesi köyler silinir haritada
sanki takvimde yapraklar azalır
ne zaman gözüm saate alsa
zaman anlamsızlaşır
hiç hesapta yokken
adsız bir mevsim belirir hayalimde
ayaklarımda amansız sancılar
kasıklarıma dayalı, bileklerimden kesmeye kalkar kör bıçaklar
iklimler başa döner
tepelerde kar-boran
tepelerde uğultu sesleri anne
birazdan sefere çıkar
içimin sessiz gemileri şimdi...
oysa ki
erkendir ölüm
soğuktur yüzü kapıyı çaldığında
bir sabah vakti
okunan ezândan anlarsın bunu
nefes almak istersin, sadece bir nefes
Dünya’yı verip üstünü almadan
faydasız
bana sevginle ölümsüzlüğü bağışla anne
şefkâtin muskası boynumda
kollarımla sarayım ati’ nin
bir kez daha çeperini
hıçkırığım kesilsin
bahşiş dağıtayım muhtaçlara
değişsin yeryüzünün renkleri
çığır açalım sayfalarca
yeniden yapılansın Mezopotamya...
bir daha
sakın bir daha anne
ağlamaklı bir cocuk sesiyle irkilmeyeyim yatağımda
uçurtmasının ipleri, kopmuş ellerinde
annesi ağıtlar yakarken meydanda
babası vurulmuş Kosova’da...
[sevgi batbay özçelik]