2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1304
Okunma
Alaca düştü gönlüme
uçuk flu bir sis perdelendi
devşirme vuslatlarıma
Kirpiklerim ağrıyor
kendinden muaf bir kuytuluk sinmiş
gergefine takvimin
türlü nakışlar dönüyor
ilkesi kayıp bir zamanın esrarında
Rakım yüksek
Everest’in zirvesi okunuyor buralardan
bir kıyamet ki koptu kopacak
öylesine sığamıyorum
iki satır arası dinlencelere
Hakikat aleni
köhneleşmiş bir ’AŞK-I MEMNU’ dokunuyor telime
Behlül’ün ağlattığı kör kemancıdan farkı yok hiç kimsenin
hora geçmeyen alımlı sözler
haylamaz tebel/leşlerimi
eteklerim savruk
kimsesiz ’ES’ler fikrimde uçuşuyor
Bütün Havva’lar Adem’leri kapmış
tarihi geçmiş aşkların
merdivenler gıcırdıyor eskimekten
her bir taşında bir sevinç yok artık
öylesine suskun Arnavut kaldırımlar
Baş konmamış yastıklara yürümüyor kimseler
ayakların ayağı kayık
topuklarda diken
yollar tozlu
yollar çamur
evler yüksek
yitik kadın yüzleri
ağlayanlar gözsüz
ıssız ve dokunaklı
konar göçer insanlar
Yarım bir zambak açıyor
mahcup çiçeklerin kanatlarında
güle meftun baharların adı çoktan değişti
kar boran her mevsim
Hadi şimdi Eylül’e döndür yüzümü
bir sarı sür saçlarıma
çatlasın kederinden güneş
Hadi son kez
son söz
kızılcık sun yangınlarıma
yalnız iki kelime
İzlerinde yollar var Çelebi
’YÜRÜNMEYE DEĞER’
5.0
100% (10)