kimse su vermez sana
çölün kabarmadan
hele özgürlük, bileğini burkmadan
kendi nefesinle kentini ısıtmadan
alışacak ayağındaki lastikler
şehir haltlarındaki yağmaya
bayram var sanacak her bir yanın
kimse ekmek koymaz burada teştine
avurtların yangın yeri olmadan
insanlık "yeter artık" coğrafî bileşkesi mâdem
mâdem yaşamak hakkı hür’ün
direneceksin o zaman küçüğüm
yürüyeceksin izlerinden korkmadan

ki
kıyamına gelmiş ölüler ister onlar
dini dîli yalanlarla boğarak
domino taşı gibi mahkumdur yıkılmaya
bilinçsiz saf tutanlar
kan yutar kendi dilini ısıran
dikkat! arada çiçeklerini sularlar


Demoklesin hıncıyla gelirler sana
organik tomates fideleri elinde
bir zaman sonra öğrenirsin
lâkin içinden geçer içine leke
kendini üretmeyi öğrenir mikrop
öldürmeyi öğrenmeden daha
gömleği gömmekten önce


ön cepheler piyadelerindir hep
piyalecilerin
kimse gönüllü girmez cehenneme


önce kandırmayı denetler
kandırmayı iyi bilir kerhaneciler
yıkarlar bir güzel giydirir süslerler pelerinlerle
sonra geçer vakit
yanlış kullanırsın ihtimâl seçim hakkını
sıkarlar asarlar darağacına elbiselerinle
bunun kanı durmuyor diye!



işte böyle küçüğüm
bir elinde dondurma varsa
uçurtma zamanı değildir!
emperyal türküler okunur kulaklarına
duyma/yasın unutasın diye bir istemdir
ki; bu
"parası olanın parası olmayanı
becerdiği sistemdir"


nihâyet coğrafi temlik sürülür aklına
insansan aynı göğün altı senindir
çünkü; sen köle, bahçe seni düzenindir!
oysa vatansız özgürlük
yatansız mezar gibidir
dik belin kamburu
hep bir yanlış eğilimdir

ve yanlış yüke eşek olmak da
Allah’tan değildir!..




ToprağınSesi




.