5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1481
Okunma

bir zamanlar elimden düşmüyordu
zambak adlı bir kadın
ve bilmem kaç kez okuduğumu
ve kaç kez içinde yazılanları
kafamda bir tiyatro sahnesi gibi canlandırdığımı
ve her sahnesine başım dönerken
kendimi nasıl kaybettiğimi anımsıyorum.
resmini satır satır okuduğum bu kadın
tıpkı kutsal bir ikona gibiydi..
ve sanki aşk için yaratılmış bir tanrıçaydı
tutku,ihtiras,sevgi,cinselliğin verdiği haz
yani ne ararsan vardı.
lakin ruhunun derinliklerindeki
satır aralarına yansıyan sözcüklerin içinden aşkın bir tarifi yoktu..
bu denli aşkı güçlü anlamlandıran bir kadın karakteri
beynimde ve yüreğimde resmettikçe
duygunun ve ihtirasın çılgınlığını yaşıyordum.
Sonra aşık olduğumu anladım çok geçmeden
Fakat o kadını bulabilir miyim diye
hiçbir bilgim ve bende hiç kayıtlı bir mesajı yoktu..
Sadece resmi ve yazdığı mektuplar
düş dünyamın içinde zuhur ediyordu.
ve aşkın bu kalan iksiriyle
yaşadığım şehirde karış karış aramaya başladım
Her kaldırımda ve her sokakta.
Hata kimi zaman gece nöbet tutar gibi sabaha kadar
Şehrin en işlek ve en kalabalık yerlerinde sabahladım.
Biri geçse o mu diye dakikalarca bakardım..
Bakardım , o yoktu.
Biliyordum çaresizliğimi çünkü
Ve hayal kırıklığı yaşayacağımı da..
aşkın cenderesinde girdiğim o büyünün içinde
onu aramak ve arayınca da bulamayacağımı bilmek
bile beni mutlu ediyordu..
şimdi bu anıyı düşlerken
aşkın en imkansız anında bile
mutlu ve umutlu olduğumu
bütün yüreğimle hissediyorum…
Kırşehir/temmuz 2013
5.0
100% (3)