bir nedeni yok
sormayın,
bu sözcükten itibaren delirişten sayfalar çevrilecek
herkes sevişir gibi konuşurken
gece müsait dinlemelere
uyumaktan korkan uykular dileyeceğim ruhuma
kendimi anlatmaktan ötürü dibe çöküşlerim
kendimi de seviyorum, anlatamam
anlatamamaktan ötürü hata üstüne hata çekişlerim

yakıştıramıyorum kendime önce yaşamayı
sonra da ölmeyi
madem yaşamak için mecal verilmiş, takmamalı kıymıkları
ama hiç et tırnaktan ayrılır mı?
vakti gelince ayrılır, bilirim herkes gidecek
irkilirim
usulca çizdiğim namuslu bir sözcük iki gözüm
ateş gülemediğim anlarıma sokulurken
bedenim acısı kendinin

evet bilmiyorum,
anlatamıyorum
kiralık bedenimde ne kalbim beni dinliyor ne aklım
ürküyorum sadece gelecekten
yüzer gibi zamanda,hayır biliyorum
koynuna girmek istiyorum gecenin.

gecem yüzüm değil, halbuki isteğim, istediğim o
açlığım, yalınayak, çırılçıplak hayvanlığım
yıldızları ürkütür yorgunluğum
su çatlasa müsebbibi ellerim
konuşsam evsahibini kırarım

bir nedeni yok,
soran da yok,
öylece bir türkü ıslığım
mayıs geçti, temmuz nasılsa yakın
sırıtıyor otuz bir dişiyle

saçlarımla yazıyorum
her çivi izinde çocuğum
yüzümü döndüğüm sevgili mabedim
vahşilerin medeniyetinde

yüze yüze kuyruğuna bastığımız da kıyamet kopacakmış
uykuya yatırmasınlar sevinçlerimi Allahım
olur da sorarsa bir dost
mabedimiz belli karşıdan bakınca
yeter ki yüzlerimiz görünsün