4
Yorum
1
Beğeni
4,3
Puan
1076
Okunma
(Yürümeyi ve kalkınmayı bilmezlere…)
Kalkınmayı kıskandı, gezi parkı bahâhe
Marjinal gruplarca, Taksim’im ören oldu.
Sandıktan, ihtilâldan… Ümidini kesenler
İçte/dışta şer güçler, tuzağın kuran oldu.
Yaptıkları aynı şey, asırlarca/yıllarca
Kurulmuş birer plak, şer güçlerce/ellerce
Ağaç bahânesiyle, haftalarca/günlerce
Kutsalıma küfredim, halkıma üren oldu.
O inanmaz eleste, onu bağlamaz akit()
Mânâya değer vermez, aklı/fikri hep nakit
Halka tepeden baktı, beğenmedi bir vakit
Aydın geçinen câhil, milleti yeren oldu.
Attığını gül sandı, attığı bize okken
Birden bire kudurdu, karnı/sırtı pek tokken
Halktan ümit kesenler, ortada sebep yokken
Dış güçlerle birleşti, arkadan vuran oldu.
İstismar edeceği, hiçbir konu kalmadı
Halk kendine gelince, boşa davul çalmadı
Atılan temelleri, hâfızası almadı
Siyâsi taassupla, hizmete firen oldu.
Konan onca engeli, birer birer aşarken
Hem maddeten hem mânen, kabuğundan taşarken
Demokrasi içinde, halk huzurlu yaşarken
O güzelim ortamı, bir anda geren oldu.
İçi kin/nefret dolu, tabip kalbini yarsa
Antalya’dan, Sinop’a, Edirne’den tâ Kars’a!
Taksim’in etrafında, kamu/tüzel ne varsa
Yaktı… yıktı… devirdi… mahluklar “duran” oldu…
25/06/’13
Hanifi KARA
() Elest: Kâlû belâ, ruhların Rabbine söz verdiği zaman…
5.0
67% (2)
3.0
33% (1)