14
Yorum
15
Beğeni
4,9
Puan
1542
Okunma
"Bırak çağdaşlık ve uygarlık şarkıları söyleme! o tehlikeli mesajları verme! artık masalımsı şiirler yaz bana"
Yorgun gibi, burulmuş kabuklanmış
Dedemin dedesinin bakır tenli çamları
Çok uzaklardan duyulurmuş kokuları
Ve de iyne uçlu yapraklarının uğultuları.
Onların biraz altında gümüş dere
Artık eskisi gibi pırıl, pırıl, akmıyor.
Belli ki onu da kurutmuş yıllar,
Her şeyi teslim alan yıkıcı zaman.
Kaç yıllık bir sevdadır bu?
Tabii sizler bilmezsiniz!
Şimdi biraz sabır, tahammül göstermelisiniz:
Hüznümden kurtulabilirsem...
Gözyaşlarım durursa,
İçimde kıpır - kıpır, kıpırdayan
Arzularımı yenebilirsem,
Anlatmağa başlarım kırk altı yıl öncesini.
Kırk altı yıl öncesinin on dört yaş çocuğu,
Bir eylül ayında, aslanlı tepesinde,
Sabah yıldızının parladığı anda,
Şimdi ak saçlı bir yabancı gibi
Doğduğu, yaşadığı topraklarda.
O topraklar ki, konuşur gibi mırıldanmakta,
O sular ki durgun ve yaslı akmakta
Konuşurcasına, tanırcasına,
Özlem gezgincisine sevgiler sunmaktalar.
Hep içimde kurduğum:
Eğer tekrar basarsam o topraklara,
Çıtır, çıtır ses veren kuru yapraklara,
Söz bir Allah, basıp çıtırdatmayacağım...
Peki, nasıl olacak bu iş?
Son derece usturuplu basacağım,
Bastığım yerleri bileceğim,
Gürültü yapıp, ezip – bozup yuvalarını
Karıncaları bile incitmeyeceğim.
Kumsaldan geçerken de,
Arıkuşlarını, yılanları ve de tosbağaları,
Toprak dam tavanlarında yuvalanmış
Narin ve dost kırlangıçları,
Derin uykularından uyandırmayacağım.
Umarım kalmıştır, birkaç tane,
Ünlü ve sadık kızıl KIREY köpeklerimiz;
Ne hisli, ne sadık hayvanlardır onlar,
Bebelerimizi kendi bebeleri,
Evlerimizi kendi evleri bilirlerdi.
Ninem anlatmıştı:”Bunlar insan gibidir,
Onlarca yıl da geçse kokularımızı unutmazlar
Ev halkı uyanıp işe koyulmadan yatmazlar.
Bakmayın öyle ufak tefekliklerine,
Tüyleri gibi kızıl, ateş saçan gözleri,
Mangal gibi yürekleri vardır;
“Bunlar Kerbela’ nın kızıl - krey ırkı köpekleridir” derdi.
İnanılmaz gibidir ama gerçek
Aynen kırk altı yıl öncesin de olduğu gibi,
Yine sabahyıldızı altın sarısı bir balon renginde,
Yalangoz tepesinin üstünde sarkmaktaydı.
Sadık kırey köpeklerimizi düşünerek
Bukadar uzun aradan sonra,
“Acaba hala yaşayanları var mıdır,
Askerden dönen aile bireylerimizi
Karşıladıkları gibi;
Beni de karşılayacaklar mı?”diyerek,
Bu defa korkusuz ve aşina, yürüyorum
Don deresi mezarlığının önünden geçerek.
Nasıl duymuş, nereden haber almışlar?
Oysa geleceğimi gizlemiştim,
Birden güleçyüzlü yeyenim,
Üç tane de, kızıl kırey köpekleri
Karşıma çıkıverdiler.
“Ya.. demek öyle ha !
Olur mu böyle bir yabancı gibi,
Doğduğun yerlere gizlice gelmek."
Sevincim birden başımdan aştı,
Duygulandım gözyaşlarım sel olup taştı.
Kızıl kırey köpekleri, kırk altı yıl öncesi gibi
Boyumca sıçrıyor, tiz sevinç sesleriyle,
Sanki beni tanıdıklarını, aileden olduğumu,
Anladıklarını hissettiriyorlardı.
Her şeyin sonu gibi, bunlarda,
Bilmem kaçıncı göbekten
Son üç dişi kırey lermiş.
Üç yıl önce erkekleriyle ikişer yavruları ölmüş
şimdilerde yavrusuz olmalarının nedeni
Kıreylerin tabiatı gereği,
Başka cins köpeklerle birleşmezlermiş.
“Ya işte böyle özlem amcam...
Bazen çok üzülür günlerce yiyip - içmezler
Bekledikleri varmış gibi,
Hep gün batısını gözlüyerek;
Demek son görevleriymiş
Özlem amcalarını beklemek.
KEMAL POLAT "2005"
5.0
95% (18)
3.0
5% (1)