0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1631
Okunma

I -----
Düne ait,
Aşkın tanımı henüz terlememiş
ipek tenimizin arasında saklı kalırken
bütün heyacanıyla
Şimdi ise olgunlaşmış yeislerimizin içine gömüldü
ve gömülürken, insanları birleştiren bu kutsal kavramın da tanımını
ezip geçtiler hiç korkmadan.
II—
Bir zamanlar ılıman kıyılarda martılarla sabahlardık,
Bakışlarımız yüreğimizin içine kilitlenir,
Kulağımız ise iç sesimizin
keşmekeş senaryosuna dalar,
Sevgiliye dair kumdan resimler bestelerdik.
oysa her beste gözlerimize ve yüreğimize sinmezdi
Çünkü yüreğimiz alaturka alaz yangını bir aşıktı,
Gözlerimiz ise meyus,
yani hüznün kimyasına karışan
mutluluk vadeden bakışlardı meyus gözlerimiz.
İkisi de arabesk acılardan nemalanır,
Közü katıksız acıyı bulana kadar dinmezdi.
kimi zaman da üç beş martı ile
Kafamız on numara, alabora olmuş
yelkenli bir gemiye dönerdik.
Dönerdik lakin çok mutluyduk
Aşıktık, aşkı çok seviyorduk.
Sonra seher vakti
semazenler gibi dönen esrik kafalarımızı
çöpçüler toplardı.
Çöpçüler de martılar gibi
alev almış bestelerimizin
Sevişmelerine şiir tadında katılırdı,
Okuduğumuz her şiir de mutluluk
bir bülten gibi yayılırdı
bütün sahile.
ve ardından bakire düşler kurardık
düşlerimiz rast gele diyen
bir balıkçının bakışları kadar
sıcak ve içtendi.
onlar balıktan rızıklanırdı
biz de aşktan.
aramızda sadece küçük bir nüans vardı.
zamanla büyüdük,
büyüdükçe sahilde büyüyordu
aşkımız da.
Aşkımız diyorum;
aşkımız tıpkı olgunlaşan meyvalar gibiydi.
dallarında sarkmaya başlayınca,
Mutedil esmeyen rüzgarlarla sarsılıyorduk
Her esinti bir kabus gibi düşüyordu
Saf yüreğimizin tam ortasına.
Ve her esinti
ihanettin ne olduğunu bize öğretiyordu
zamansız dikenleriyle.
III—
Şimdi gittiğimiz her sahilde
post modern aşklara
denk geliyoruz maalesef
tıpkı balıkçılar gibi onlar da
aşkın diğer yüzüne oltalarını takarak
bu kutsal kavramı hiç acımadan
paramparça ettiler.
geriye ise bütün ihanetleri içinde eriten
hüzünlerimiz bize kar kaldı...
7 haziran 2013-diyarbakır.
5.0
100% (4)