0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
993
Okunma

Yar…
Bir merhaba
Deme yine kadar çok isterdim
Yıllara sâri yutkunduğum
Kederin elemiyle sabahladığım gecelerin
Anlamaya muktedir
Olmak için gösterdiğim
Gayretin, bin hüzünle efkârlı nefesin
Esaretinde inletmiştin, ne yapsam
Ve nereye baksam suçlayandı o melalin
Gözlerinden
Dökülen yaşların meali miydim?
Sinem için demlediğim kederin
Gizeminde arandığın dikenli dilin
Meşkûk
Bir halde, halin hazan
Perdesinde ve hıçkırığın bizar bırakan
o kadrinde ruhumun mahzun serinliğinde,
Kalbimi titreten ve ürküten o nedenlerinde
Ne yapmıştım
Kalbin ülfetinden arınmıştım
Suskunluğun rahlesinde
Sabahlara denk umman sesini aranmıştım
Firakın
Abat olduğu, firkatin inşiraha
Mebni gönüllere ilham olduğu
aşkı anmıştım, sevdanın yalanlarından,
Nefesin heyecanlı
Sunumlarından mustarip olarak ağladım
Ne yapmalıyım
Sualiyle ve edebin kavliyle
Yıllarca sabrederek, gözlerinin
Yargılayan halinden kaçarak halime
Nakşeden
ne kadar sancılar zuhur etse,
Bir hikmeti gerekçesi vardır mıdır diye
Umut içinde, hali bizar bıraktıran
Sahnesinde, çilenin ulviyetine amade esiniyle
Hiç yazmamıştım,
Yalnızlığa bırakmıştım, gülerken ağlayan,
Susarken yüreğin yangınlığında dalan hicrandım
Halimin avareliğine şahit olan
Kim varsa, hastamı acaba kuşkusuyla
Bakıyorlardı, sen ise ne derler kaygısıyla
Ve bilmem ki niye farklı hülyaların sultasındaydın
Ne halimin derinliğine
Vakıftın nede ardın, hayatın sosyolojik
Hallerinden bihaber olan bir can olarak hardın
Kuşku ve korkularınla,
Önyargılı Savlarınla hiçbir vakit
Kalbin sesine kanmadın, ne kadar aynı
Dili konuşuyor olsak ta,
Duygular farklı lehçelerde olunca hoyrattın
Nasıl anlardım,
Hiç fırsat vermeyen candın,
Anlatmaya başladığım bir an,
Hıçkırıkların sergileniyordu an be an
Bilmem ki
Hala ne istiyordun, esaretin
Pençesinde inlettiğin yetmiyordu
Biliyordum, çaresiz susmayı edep telakki edip,
Bir hikmeti var diyerek sabırla anı bekliyordum
Mustafa Cilasun