1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1340
Okunma

Hani bir şey var/adını koyamadığım...
camdan ve kumdan
kadehlerin yüzünde
bir parça/parçam ki
yokluğun
kekeme bir alışkanlık gibi
bulaşıyor dilime
ve bil ki
sevgilim olmayan sevgili;
bana yazılmayan sözlerin
ayrılırken dudaklarından
bir tekrarın terk edilmiş hali gibi
sus/arken yüzün,ıslak
aynı anılarda/anlarda
dem tutarken yüreğimiz
uyanırken şehir sana,
kokluyorum
seni tüm korkularına
korktuklarına inat
karanlığın sabaha
merhaba dediği anlarda ki
titriyor yüreğim
sen ki direnişim
tekil yalnızlığım
bir iç savaşa benziyordu yüreğin
sana mı benziyor
senden ç-aldığım hislerin
acemi bir telaş vardı dudaklarında
ensemde gezinirken izin
ve bazen; turuncu,siyah,mor
bilirsin işte zaman öyle başladı
üzüldüm…
dar vakitlerde kaleme alırken seni
içime daral geldi
bu yüzden buruşturdum yüzümü
dudaklarımın arasında
sıkıştırdım senli harfleri
ellerim mi titriyor?
hayır,
parmak uçlarımın dokunsallığı artıyor
içersinden sen geçen harflerin ıslaklığında ki
ciğerlerime dokunuyor koku/n...
(...)