1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
984
Okunma

Tamamlanmış bir masalın/
ölü kahramanlarıyla dolu
gözbebeklerinin içi..
ağır bir yükten kurtulmuş gibiydi bedeni
s-onsuzluğa açtığında gözlerini ki
usunun her yerine dağılmıştı
kırıkları saçlarının
soluna ve sağına
omzunun tedirginliğine
tel tel..
gözlerini açtığında
avuç içlerinin çizgilerine sığınmıştı ter
sır yok
ser yok
ses yok
yarı açık pencerenin tedirginliğindeyken rüzgar
camlara düş/en dudak izi
ve parmağının dokusu/buğusu
kuytularının bütün derinliklerini kesiyordu
ve sızıyordu çarşafının üzerinden
kokusu ki
ayak basılmamış kıyıları çağrıştırıyordu/mavi
kapatıp gözlerini...
masal anlat bana dedi.
göremediği bir yerden/bir el
saçlarının kıvrımlarında dolaştı
dudaklarını çizdi/mor
sırtını teğet geçti
ve çekti kendi dışından/içine ki
düşleri/düşüşleri
bir mazgalın içinden taşıyordu.
sessizlik... dedi.
dudağının kıvrımından
düşen söz
duyuyor musun?
ses
-sizlik
sınırlarımızı ayıran
yüreğimizdeki derin boşluk
su-s" dedi.
kapatarak gözlerini
ve hiç ses duymuyordu.
bu iyiydi.
ses
-sizlik.
nihayet. gelip onu bulmuştu...
(...)