24
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1972
Okunma

Doğdu ruhumda sarsıntılar
Eritti güneş zincirlerini
zamanın patikasında
Nöbetçi kulübesi idim
savaş alanlarında.
Hızlıdır telaşım
zamane cesetleri
ermeden eylüle.
Her solukta örsün ipek böceği.
Parmak izlerini taşıyan
beyaz bulut merdivenini...
Aşk meyhanesinde
beş parasız gezindim
şiir gibi konuştum da
şair gibi yazamadım yaşamı
geciken düşlerin yasağı
şakaklarımda
gülüşün oynak çizgileri
suçsuzluğun
tırnak ucunda
kendi oku ile kendini vuran
erosun yalanında.
Gölgelerde yıkandı
alnımdaki heyecanlar
Bir dilim öpüştü
öksürdüğüm yıllar
yamalı yüreğimde
sessiz konuktu yıldızlar.
Gelir kendi sesim
adlardan adları adsızlaştıran
sese asılı kaldı tüm yaşam.
Ucundan yansa da duygular
ateşten ilmeğe
tutsaktır bir çocuk gibi yaşam.
Temmuzlar hep ihanete uğrar
Kasım var denizlerin gölgesinde
kalabalıkların aynasında aralık
hele günlerden pazartesi ise...
Tekrarların tekrarsızlığı
gidemediğim şehirlerin
gökyüzünde.
Yok oldu saatler
kanayan acılar bakıyor
dakikaların dibinde.
Uzakların borçları
bir gül gibi takılı yakama
Bir kar tanesi tenimde
ağıtları serinletiyor toprak ana.
Yol kavşağında yokluk
ayak sesleri sürgün alacası
geçmişin pasında
bin bir renk ile duvar arasında.
Gürültünün kozasında göç
uçsuz bucaksız
enfiyenin masalında
hapşırmakta...
Kilitledim kendimi unutkanlığa
çok yaşa...
Ferda Özsoy
5.0
100% (26)