Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
gönül gençyılmaz
gönül gençyılmaz

istanbul kokuyor bozkır ağzım

Yorum

istanbul kokuyor bozkır ağzım

( 6 kişi )

2

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

1411

Okunma

istanbul kokuyor bozkır ağzım

istanbul kokuyor bozkır ağzım

güzün kızıl çatısı altında
yaşlı incir ağacının inleyen yaprağı gönlüm
kör topal çağlayan bir nehir geceye dilleniyor munis
donuk tekdüze ay topluyor ışığını
ömrüm tespih boncukları diziyor mebzul miktarda





"bilmem"zikrini çekiyor dilim yunus misali
kısık sesli bir ney akıl sesim
"aynalar yalan söylüyor" bu yüz benim değil
biteviye sürünüyor koynumdaki zaman





ürkek bir ceylan atim
hep bekledim
aşk eşiğimin ardında değil
bilinmez bir ülkede hükümdar
bağrı açık doruklarım kavruluyor ikindi güneşinde





ıtır kokulu gölgeler düşüyor üstüme
yaralarımı tuzla ovuyor mazim
yüzüm yok yaradana
yağmur kuşları konuyor dualarıma





asılıyorum gençliğime
istanbul kokuyor bozkır ağzım
kışa hazır değilim















09 mayıs 2013-gönül gençyılmaz



Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

İstanbul kokuyor bozkır ağzım Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz İstanbul kokuyor bozkır ağzım şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
istanbul kokuyor bozkır ağzım şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nargulu
nargulu, @nargulu
15.5.2013 20:11:05
5 puan verdi
sen ne güzelsin akşamıma inen...

kutlarım
Etkili Yorum
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ, @sabihakucuktufekci
10.5.2013 22:16:45
5 puan verdi


incir insanlık tarihi kadar eski bir meyve..:)

“Adem ve Havva ile başlayan incir, tüm dinlerde kutsal meyve, cennetin meyvesi kabul edilmiş, tarih boyunca da bereket ve bolluğun sembolü dür. Eski kavimlerde refah göstergesi olarak ‘kendi incir ağacı altında oturmak’ deyiminin yaygın olarak kullanıldığından söz edilmektedir. İncil’de Adem ve Havva ile ilk geçen meyvedir ve bazı din adamlarına göre cennetin yasak meyvesi elma değil incirdir. İncirin asma ve zeytin ile birlikte kutsal toprakların doğal bitki örtüsünde yaygın olarak bulunması ve getirdiği bereket tüm dinlerce kutsal sayılmasında etkili olmuştur. İncil’de incir veya asmanın yetişmediği toprakların değersiz olduğu ve Musa Peygamberin elçilerinin diğer meyvelerle birlikte inciri beraberlerinde getirerek bölgeye verimliliği de taşıdığından söz edilmektedir. Yine incirin ilk ürün ‘Haziran’ meyvelerinin çok iyi olduğu diğer gözlerin gelişerek asıl ürünü oluşturduğu bildirilmektedir. Ayrıca, incirin kek ve benzeri gıda olarak tüketimi yanında iltihaplı yaraların iyileştirilmesi amacı ile lapa şeklinde uygulandığından bahsedilmektedir. İsa Peygamberin ilkbaharda Kudüs’ün yakınında dolaşırken rastladığı incir ağacından meyve yemek istediğinde bol yapraklara karşı hiç olgun meyve bulamayınca ‘bundan sonra hiç meyven olmasın’ dediği ve ağacın solarak öldüğü birçok kaynakta yer almaktadır. Bazı kaynaklarda ise bu olayın bir benzetme olduğu ve incir ağacının ulusu, kavmi temsil ettiği yorumları da yapılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de Doksanbeşinci sure Et-Tin’de 4 şeye yemin edilmektedir: ‘İncire, zeytine, Sina Dağı’na ve şu emin beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık..’ . Hazreti Muhammed’in ‘Gökten cennete bir meyve indiğini söylemek gerekirse o da incirdir’ dediği belirtilmektedir. Musevi dininin kutsal kabul ettiği ve önemli günlerde tüketilen türlerden biri de incirdir. Remus ve Romulus, dişi kurt tarafından incir ağacı altında emzirilirken Siddhartha Gautama incir ağacı (Ficus religiosa) altında otururken Budizmin temellerini oluşturan ilhamları almıştır.”



balığın karnında inleyen incir yaprağı gönüllü bir havva

tebriklerim düşün yolculuğuna çıkaran cümle güzelliklere iyi ki varsın Gönül'üm..:)
sevgilerimle selamlar..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL