1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
998
Okunma

Masada oturuyordu öylece
Nikotin kokan elleri her zaman ki gibi
Cezp ediyordu beni…
O kadar yorgundu ki gözleri
Bin yıllık bir uykusuzluk vardı gözlerinde
Yine bukleleri düşüyordu gözlerinin üzerine
Ama bu kez o kadar ciddiydi ki gamzeleri
Her bakışı cehennem nar-ı gibi
-ve ben yine yine seviyorken onu
Cümlelerimde ilahlaştırıyordum gururunu
Çünkü ziyanın telefasi gerekti
Ama o gözleri gücüme güç katıp
Bıktırmıyordu beni
Yaşamak nefes almak onunla mana bulan bir olguydu sanki
Aslında o; kalbimin namusu
En aciz anımın gururuydu
Ve işte o; bir karakolda ki en acı sorgunun
En alışılmamış cevabı
Gözleri; özgürlük gitmemiş bir ülkeye
Gönderilen akıl almaz mektubun içinde ki
En anlaşılmaz hitabet sanatıydı
Elleri; güneş doğmamış dehlizlere inen
Bir kâşifin hiç karşılaşmadığı olguyu
Anlamaya çalışması için daha derine inmesiyle
Çözülmüş bilmem kaç milyarlık sır gibiydi
Ve işte kalbi; İsa’nın çarmıha gerilmiş hali gibi masum
Makul olduğu kadar da mükemmeldi…
5.0
100% (1)