5
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1382
Okunma
söylemiştim
bir hayâlin düşe yansıyan köprüsüydün
düşe kalka büyüttüğüm
yıkılmaz ezhar serkeşlik törpüsü
annemi neden bu kadar sevdiğimi sorguladım durdum hep
saçlarına tırmandığında nefesim
şiirler astım ayak uçlarına
türküler büyüttüm elif elif
başını kumlara saklamış
bir rüyâ görmüştüm;
’’kadın aydır ve ayın bir yüzü hep karanlıktır
karanlığa tahammül edebileceğin kadar yaklaş ’’
diyordu
çay tabağına kurulmuş gibi
lilium renkli bir çift demli göz
ve
dramatik bir hayatın başrolü verildi ona
seçmece çiçekler gibi büyüyecekti koynumda
-salona değil, solana dek-
yalnızlığı sevmiyordu, hemen kıvrılıyor
bense
en hırslı anlarımda bile dokunmaya kıyamıyor
kendime bile anlatamıyordum
yaradan bağımsız bir kabuktu
ayrık adımlarla,
karanlık gölgeler bırakarak yürüyordu
yüzünün deltasında öldüresi bir bereket vardı
ben yaşam meleğim dedikçe
o öldürme provaları yapıyordu
ve hep kaybederdim böyle dik muharebeleri
inatçı mimozalar gibi
direndikçe daha da sökülür dikişleri
bir ulaşılmaz ilâhe vardı filmde
bir de dilsiz müridi
sinirlerime yerleşmiş arsız bir enfarktüstü
ki bunca kıskanacağıma ölsem yeriydi
kısacık saçlarına tutunmaktı aşk
dalga boyu en uzun, en sihirli söylemdi
iltihaplı bir sesle seni seviyorum demek
yıllar budadı yolları
ve kollarımda kalakaldı öyle
o hercâi melodram
onu sevmek;
buselik bir şarkının
Rusça çevirisinin Fransızca anlamı gibiydi!
sihirle yaşamak hayatın gerçeği
şiirle yaşamak sen!
ToprağınSesi
.
5.0
100% (19)