saat onikiyi vurduğu zaman,,
beni,,beni unutmaaaa,,

çünkü ben her gece,,bu saatlerde,
çayım demlenir,,tütünüm sararırdı ellerimde,,

seni düşünmekten,,yaşamaya geçtiğim,
yarım yamalak,
kör topal da olsa yürüdüğüm,
az gidip uz giderek dere tepe aştığım,
en sonunda kendime döndüğümde,,kendimden biraz daha ıradığım bir yerdi,,o yer,
yurdum bildiğim,,gözlerin,

ve saat onikiyi vurduğu o zamanlarda,
Müslüm GÜRSES hayattaydı henüz,
ne alaka deme sakın,,
inan bana insan daha iyi anlıyor ölümün kaçınılmaz olduğunu,

ve inan bana,,
eskisi gibi değilim artık,,
ne düşündüğünü düşünmüyorum mesela,
seni alakadar edecek bir kelamın tek müsebbibi var,,çay ve sigara,

çok zaman geçti,,,zaman üstünden,
saçlarımda çoğalan akları berber koltuğundayken görebiliyorum,
ama,,saymıyorum öyle eskisi gibi,
sabahları uyanmasam,,aynalar özler mi beni..bilmem zira sır sırrında saklı,

bu arada zaman demişken,,
hala geçinemeyiz,
o bildiği gibi geçiyor,,
ben,,istediğim kadarını alıyorum,,
yarım yaşadığım günlerden alacaklıyım zira,,
fazladan yaşadığım geceleri saymayalım lütfen :)

uzattım iyice,,
uzun lafın kısası kıssadan hisse,
kıssa=Müslüm Baba,

nisan 00,45