Selam olsun göklerde dalgalanan sancağa
Sancağa şeref veren ırkımız vardır bizim
Sığmaz vatan aşkımız ne İle ne bucağa
Vatan dendi mi o an farkımız vardır bizim

Mehmet’imin gözleri bakıyor çakmak çakmak
Söyle kimin haddine bayrağıma yan bakmak
Mümkün değil granit özüme kanca takmak
Kanımızın coştuğu arkımız vardır bizim

Sırtımızda abamız elimizde kınamız
Bizi bugünler için doğurmuştu anamız
Bir elimizde madde diğerinde manamız
Üçler beşler yediler kırkımız vardır bizim

Kadınımız iffetli namusumuz taç başa
Kurbanım yar yolunda ahdeden hilal kaşa
Dönmeyiz yolumuzdan vursalar taştan taşa
Su verilmiş çelikten çarkımız vardır bizim

Mazluma kucak açar kin kusarız zalime
Büyük saygı besleriz kalem tutan âlime
Nefsimize gem vurur göndeririz talime
Yüce Yaratıcıdan korkumuz vardır bizim

Sağdan sola döneriz kirmanda eğriliriz
Sürçse de ayağımız silkinir doğruluruz
Sevdaların yolunda vefayla yoğruluruz
Hoyratımız manimiz türkümüz vardır bizim

Gelinimiz geliyor yanı körpe kuzulu
Yaşanacak ne varsa alnımıza yazılı
Toprağımın bağrında temelleri kazılı
Sıra sıra kerpiçten barkımız vardır bizim

Manevi dinamiğim Yunus’umla Mevlana
Domaniç’te meftundur o büyük haymeana
Nice yiğitler koşar savaş vakti meydana
Hızır gibi yetişen arkamız vardır bizim

Nameler içimize veriyor türlü efkâr
Güzellerin gönlünde yer etmiş bin bir şikâr
Dede efendi Itri iki büyük bestekâr
Peşrev hicaz aşiran şarkımız vardır bizim

28.03.21013 Kütahya