0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1430
Okunma

Her vesile seni andırır dilime lakin,
ne dilim doğru söyler seni,
ne şükrüm tamamlar yüreğimi...
Ey ben !
En son Hangi duayı ettin
ağız alışkanlığı söylenenlerden başka,
kaç kez El hamd dedin
verdiğiyle aldığıyla o tadamadığın aşka...
Pes demiştin ya hani ,
bitti artık yok demiştin ya,
göz yaşın durmuş, kalbin susmuş
ellerin semadan inip de dudağını büzmüştü ya,
ölüm kolaydı yanmak azdı,
O kötüydü sen haketmemiştin ya...
Anla şimdi , ağla şimdi...
O, yokluğuna yokluk katacak kadar yüce,
varlığını yoksuz koyacak kadar yegane
ve beşiğinde ruhunu yatırıp
kefeninde ruhsuz bırakacak kadar ilah,
sen bir kulsun etmemelisin ah,
kaldır ellerini ağla doya doya,
yoksa olmayacak Sabah...
Ey Rabbim !
Sen ki benim görmemeye çalıştığım varlığında,
bana şükrü söyletmeyensin, sınayansın daima,
bendekiler yok oldukça seni de attım Içimden,
oysa onları da sen vermiştin ,
oysa ben zaten Bir hiçtim
sen hiçten var etmiştin, bildim ,
Bende iblis gibi kibrime yenildim...
Anne kucağında sallanırken de
güldürüyordu beni meleklerin,
gulmeyi unuttum, iyiyi unuttum, seni unuttum,
büyüdükçe zamanla, çok küçüldüm Allah’ım,
sen kusursuz yaratmıştın beni,
bense yamalar ektim ömrüme,
ömrümü kuruttum...
Ama sen beni yakıyorken içten içe,
anladım ki; susuzluk çok zor Allah’im,
sensizlik çok zor, isminsiz uyumak çok zor,
yaşıyorken nefes nefese,
nefessiz kalmak çok zor...
Duydun beni,
görüyorsun ya, ağlıyorum,
affet beni , n’olur affet,
yalvarıyorum...
Selim YILMAZ