0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1459
Okunma

Sarayköy’ün akşamlarından kalan,
Mor gecelerin yalnızlığına uzanıyordu yüreğim,
Kaldırımlara eğilen güvercinlerin üzerinden batıyordu
güneşe saklanan renkler,
İçimde kırılmış adını topluyordum yolların kenarından,
Pas tutmuş bir sokak lambasının dibine biriken
Yağmurlarda yüzüyordu bir gemi,
Eskimiş şiir kitaplarına uçan kuşların
gözlerinden yazıyordum kırılan sözleri…
Sonbahar akşamlarının yorgunluğu esiyordu
rüzgârların yüreğinde,
Bağırıyordum
Geçip giden buğuların arkasından,
Bırakıyordum gözyaşlarımın sesini,
Bir de kendimi,
kuru otların ucundan…
Şarkılarda ıslanan ellerimi
Gül kokusuna seriyordum uykuları,
Yapraklarda yorulan gecelerde arıyordum
Seni ve o zamanı…
Demlenmeye hazır mutluluğum ısınıyordu,
Çocukların oyunlarından çalıyordum
bir anlık gülüşleri,
Anlatamadım kimseye kendimi;
Kalabalığın gölgesinde kısılırken sesimi,
Ezilen kardelen çiçeğinin sırrını…
Sarayköy’ün yıldızlarına sakladım
oturduğum saatleri,
Yağmur üstü akşamlarına dayanan,
Kahkahaya bıçak çeken hüznün parmaklarında,
Bulutlara boğulan uçaklara verdiğim hayallerimde,
Kırılan lambalara atılan taş kızgınlığında,
Biçare kaldığım
Sarayköy’ün hüzünlü duvar diplerinde
Unutuldum belki de sensiz…
Haksızlıktı özlem nöbetlerini bana vermen,
Haksızlıktı gelip de almaman,
Biter miydi?
Sabahların buğusunda uyuyan
Akşamların dikeni,
Sarayköy’ün akşamlarında…
25.02.1999/Perşembe/SARAY
B.BİRİCİK