6
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1300
Okunma
HÜZZAM ZAMANLAR
hüzzam zamanlar demlenir
yüksekte taş binalar
yerlerde eski toprak evler
avlusunda yatarken hayat
bir ömür bir nesil geçerdi caddelerinde
arkada bir köy
uzanırken yollar tıkanırdı kelimeler
dizlerini kumsala indirirken İzmir
Sığacık sığınırdı Selçuk(ğ)un dağ eteklerine
dokusunda ruhum
daha dokuzundaydım
pazarda gezinirken kadınlar ellerinde ot kokusuyla
küçük bir kız çocuğunun ellerindeydi kedisi
ilerlerken küçük adımları ne de büyüktü o uzun saçları
şarap mahzeni bir tanıtım
eskinin yapışığındaki bir ruh ikizi
götürürdü çocukluğumu
badanalı duvarlarda ayaklarım yankılanırken
kanallar geçerdi bahçelerimden
titiz bir babaanne görüntüsü
sürerdi "kaminetosuna" kahvesini
gönlü köpürür o susardı hep ben duyardım
mercanlı bir köşk kahverengiye karışırdı toprak gibi
dolaşırken zihnimdeo özlem
ideol olan sevgiydi hep o zaman
bulgaristanlı sisli zamana daldığımda
çalkalanırdı deniz İzmir yine susardı
dudaklarımı kanatırken o anılar
çetrefilli bir geçmiş karışırdı sözcüklere
eski bir zaman olurdu o zaman hüzzam nakaratlar
mısraların sükutala bir olduğu anlarda
kafiyesiz sığınırdım sere serpe dizelerin peşine
belki geç kalmışlığın habercisi olurken çığırtmacı martılar
sonrasında susar çoraklaşırdım s u s a r, çoraklaşırdım...
uyanıp bir gece yarısı
köy ortası bir çeşmeden hayatı içer gibi
işte öyle bir özlemdi
dudaklarımı çatlatan kelimeler
umursamasam da gözlerimi yoran bulutları
bir ninemin kahve kokululu hikayesini
bir de İzmir yağmasaydı şu denize
oysa ne çok şey söyleyecektim yosun tutmuş bu kayalıklara...
5.0
100% (10)