0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1037
Okunma

oturduğum mahalleyi
hayatları tökezlenmiş
geceyi karanlık ormanların
uğultusu içinde geçiren
sarsık inançlı, militan ruhlu
insanlar sarmış,
hava da uçuşan küfürlerin
haddi hesabı yok.
o kadar çok kayıp yürekli
öc almayı seven
insanlar var ki;
sevgiyi gözlerinde batırmış.
işte bu yüzden
zamana bedel biçen
sahte Tanrılardan korkuyorum.
dili küfürlere susamış
ölü bilginler,
kurumuş yüreklerinden
güzel günlere hasret kalırken,
ben aynı teselliyi
nasıl avuturum içimde.
her akşam üstü
beynimi kırbaçlıyan
sonraların düşümü titretirken ruhumu,
lanet olası çığlıklar
uykuya olan açlığımı
acıyla kapatırken,
küçük bedenlerin kavgası büyüyor
çöp yığınlarının arkasında
kötü günleri emziren kaderin
kadehinden içiyorum bu hiçleşen yaşamı
kaldırımlara süngülenmiş
ihtiyarların asasında
tazeliğim emildikçe,
ben baharı tavlayan yaz
kışa soyunmuş güz mantığıyla
nasıl sevişirim ki
keyfim istediğince.
sokak lambalarının cılız ışığında
sarhoşlara teslim edilmiş
kadınların isyanı vuruyor,
yakılmış yataklardan
manzarası belli değil mi?
oturduğum mahallenin
memlekete çare olacak bir yanı mı var,
bacası bile dumanı özlemişken
hal halvete girmiş
abdestine bile su bulamazken ,
öfkesi ruhun da açlığıyla şişip
ayranı öksüren ağızlarda
azrail’e ikram edilmiş hayatı ben mi dirilteceğim
bu komik bedenimde duran yırtık elbiselerimle.
çeşmesinde sıkılıp sızlanan suyun bile
çaresizliğini duyarken,
talihe eğilişimi kutlayan
siz yüreklere sesleniyorum,
vazgeçin zengin ölümleri
köşe bucak koklamaktan,
kader bizi kıskanırken yaşamaktan.