1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1197
Okunma

sırtımı yasladım sana..ağaçlarına ve dallarına..aynalarına ve sularına..sevdamı avuç içlerine ve sustum/ölümlü bir çığlık gibi..dilimden akarken kum taneleri, düş/erken toprağına..lirik ağıtların sessiz çığlıklarında..kanadımda/kanadım yüzüne..kırdım kanatlarını sol omuzumdaki meleğimin yüzü AKtır hala..ve çizdim..kara/kalem bir haykırışla..çizdim bedenini aŞk olsun diye..
(...)
sen ki sevgili;
bana koşmayı unutup
kala/kaldığın noktada
damağıma yapışan seslerin kırdım kafesini ki
derinlerindeyken ben
nefesimi de tutmayı bıraktım yüreğinin altında
bir yağmur göçüydü su
yokluğunda gözlerimden süzülen
parmak uçlarımı yanağıma gömerken ben
dokunmadım bir daha hiçbir camın buğusuna
yemin olsun dokunmadım can/ımm
beşer şeşer zamanlarda bile
hasreti sana kesik yerlerden kendime döndüm ki
geniş zamanlarımda dem tuttum
ve bil ki sevgili;
kokuna kesik tenim
yazgı işte
ve bana dokunmayı unuttuğun gün
sesin yankılanıp durdu yüreğimin boşluğunda ki
ellerimi ve yüzümüde yıkamayı unuttum
kafi gelmez miydi kirlense de sevilmez değildi
gözlerimi, sözlerinle örtüp kapattım
ve yürüdüm
açık unutulmuş kent ışıklarında
ve bende
sus/tum...
(...)