Yırttı mavi gömleğini göğün
Şaklayarak koşan şimşek
Yazgı karası gece düştü içinden
Çiviledim bakışımı ayın bulut peçeli yüzüne
Kapının eşiğine serdim düşlerimi
Şimdi çalacağım zili
Senden bir dileğim var;
“Bir halı doku bana”

Gözyaşlarımla nemlendirdim devdaneyi
Boyadım gecede gömülen gülüşümle
Dövdüm hallaç gibi
Çıkrıkta çevrilen hayallerimi.
Çilelerimden çile yaptım
Yumakladım yitirilen seslerin büyüsünü.


“Bir halı doku bana”


Yeşil ırmağın renginden serp aralarına
Misket elmasının pembesinden
Kiraz çiçeklerinin beyazından
Ve kalede uğuldayan rüzgârın sesinden.
Pirlerin sükûnetini kat biraz da
Gamzeme gömülen mahzunluğumu
Bimarhane’deki ney sesini
Neyzenin nefesini
Sularda boğulan sevdaları sal içine.

“Bir halı doku bana”


Türk düğümü olsun
Çözülmesin çözgüleri
Sarılsın atkılara
Topla tarihten şehzadelerin cesaretini.
Beyazıt’ın bahçesinden ekle çınarların ömrünü
Ve nakışlarını topla şadırvanından.
Dolaş müzeleri
Esinlenmek için geçmişten
El yazmalarının zarafetini
Tezhiplerinin inceliğini
Hazeranlar’ın suya âşık temelini
Sabuncuoğlu’nun bilgeliğini...
Kirkitle vur üstüne saçlarını taradığın gibi incitmeden.

“Bir halı doku bana”


Sevgililerin ırmak boyu gezdiği gibi …
Dolaşsın aralarında yarengili
Ferhat’ın iradesinden al
Sağlam olsun ilmekleri.
Tezgâhın üstüne serp şiiri
Sakla arasına baharın müjdesini.

“Bir halı doku bana”


Sakın unutma kuş cıvıltılarını,
Kelebeklerin titrek kanatlarını
Ödünç al özgürlüğü
Yıkılsın çevremizi saran duvarlar
İste Allah’tan Eyyub’un Sabrını
Ömer’in adaletini Ali’nin cesaretini
Sür sürebildiğin kadar ipeksi dokusuna
Dünya hayran olsun
Rengine, kokusuna, alımına…

Bir halı doku bana…