3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2662
Okunma

Bir çocuk çığlığı düştü
Denizin azgın dalgalarına
Tek bir mavi kalmadı gökyüzünde
Küçük ellerine sığmayacak
Yırt göğsünü, bağır!
De ki güneş tutuldu bu şehirde
Bronz öğlen vakitlerinde
Gelişinin sonsuz çığlıkları çarptı
Göğsümün sol yanındaki duvara
Ben kalbimi o seslerde biledim
Tutunup bir bulutun beyaz gölgesine
Sonra gökyüzüne bıraktım sesimi
Yırtmaya yetmiyor karanlıkları
İki satırlık bahtı nasıl roman yapmışım gönlüme
Zehir zemberek rüzgârlar üzerimden geçti hışımla
Tenim titrerdi bir şey koptu yüreğimden
Yaşadıkça
Nihayet
Topladım kendimi
Ayırdım tarihi geçmiş mavi ümitleri
Ve en güzel masalları sakladık mor çiçeklerin arasında
Bütün yılların nihayetinde
Evet, hiç bir güç dindiremez
Acısını içimde depreşen yerin
Öyle derin, öyle çaresiz ki
Kim baksa gözlerime görür kime ağladığını
Bezdim dünyanın zılgıtlarından, şevklerinden, ahenklerinden
Usandım köhne saltanatlardan
Çaresizliğin içimde bıraktıkları
Farklı
Onlar Tanrıyla aramda sır
Sen say ki
Şevk verirken eski bir beste
Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir
Kader çekilir altından ayaklarımın
Bir ağrıdır vurur şakaklarımda
Durmadan çalınır kulaklarımda
Felaketin en hüzünlüsü
Tesellinin içinden ses verir bir tel
Sonra, birdenbire kırılır, kopar
Ve pes demek hiç geçmedi fikrimden
Say ki
Hiç yüreğim yosun tutmadı dere kenarında taş gibi
Hele candan hiç usanmadım
Tut ki
Herşeye rağmen efkâra inat
Saadetin sembolleri ile çalkalanan ömrümü şekillendirdim
Kimsenin inanmadığı Hayat kadını gibi
Günah koksa saçlarım
İhanetten dökülse kirpiklerim
Çaresizliğin o zehirli buğusunu bir ah/la içime çektim
Ses gelsin boşalan kadehlerden
Dilek düğmeleri iliklerimden birer birer çözülsün
Güneşi batmadan gözlerimin
Hadi gel, tut saçlarımdan sur beni kızgın hançerlere
Hiç bir dileğimde gelmesin yerine
Senin bir şey istediğini bir defa duyabilsem
Yemin ederim! Oğul
Ben Tanrıdan başka bir şey istemedim
KAYIP YALDIZ
5.0
100% (5)