2
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1721
Okunma

ışıklı bir bakıştır özlem
ne kazma kazar kâlbi ne de kürek
derin değildir hiç bir şey
gözün göze değmesi kadar,
sevdayı insan göz ile yazar...
kar bayaz düşler ile
kış günü sıcacık
pamuksu yumuşacık,
çukurova sıcağında
bolkar dağının başından
esen yeli gibi serin
tenin tene dokunuşu
cana can katar
tini tenden uçurur,
aşka heyecan katar...
sevda ile özlem,
sevgi ile dostluk
firuze renkli bir nehir
akar, akar, akar
gâhi bir kara tren
geçer özlem yüküyle
gecelerden katar katar
hemzemin geçitlerde
çığlık olur sesin
acılı düdüğü gibi trenlerin
yankılanır dağ başlarında
deniz kuşları, sirenlerin...
müz’lerin esinleriyle
başında musa dağı’nın
kızların oynayıp dansettiği
çoban ateşlerinde büyüttük sevdayı
yakamozlar ile çağırdık
gecemize dolunayı
kıvılcımlarla sımsıcak, çıngı çıngı
tutuşunca el ele, yandı gözlerimiz
şarabın sihiri ile
şehvetin zehirini akıttık tenimizden
akdeniz oldu
olimpos koyunda gönüllerimiz...
yaban gülüm, dağ çileğim
seninle geçtim o dağlardan
çilek ağacına mendil bağladım,
kabul olursa dileğim
seni düşünerek o yollardan
geçtim, bir daha geçeceğim...
dilimle söndüreceğim dilini kimera’nın
ne yağmur dinlerim ne tipi
yeter ki çözülsün ellerimde
saçlarına bağlı tel tel gönlümün ipi...
insan uyur, su uyur, özlem uyumaz;
dalar uykuya, gözler bakar
göz gönüle yazar sevdayı
su ise taşa; taşın bile kâlbi var!
Şaban AKTAŞ
07.01.2013